AYLAK DERGİ

KARTAL TİBET

Tibet Yaylaları Gibi Hep Yüksekte

“Ah Cæsonia ne fayda, ha uyumuşum ha uyanık kalmışım,

farkı yok şu düzene söz geçiremedikten sonra.”

Albert Camus

Kaç yaşındayım bilmiyorum. Televizyonu yeni almış olabilir miyiz? Ya da televizyon orada hep var mıydı? Ne kadar ona maruz bırakıldım hatırlayamayacak kadar yaşlıyız bence ikimizde. Siyah, beyaz takım elbiseli adamların müzik aletleri çaldığını görüyorum. Duyduğum müzikten daha hızlı hareket ediyor dans edenler. Şimdilerde öğreniyorum ki Münir Özkul ve arkadaşları -filmden yola çıkarak anlatmalıyım esas oğlanımız Fikret’in asker arkadaşlarının kurduğu orkestra The Archies’in sugar, honey, honey parçasına hayat vermekteler, güya. İçine düştüğümüz mekânın adı Kırmızı Gül Kulüp. Bu adı unutmayın. Film yer, yer güller ile bezenecek tutkulu bir aşkı anlatacak. Hani şimdilerde ahlak köleliği yapan film ve dizilerin aksine esas kadınımız başka bir adamla beraber iken âşık olacak Fikret’imize. Durun ama benim konum bu değil. Benim konum şu ileride gülümseyen beyefendi. Evet, evet o. Kıvırcık mı dalgalı mı olduğunu kestiremediğim saçlarının altında duran güzel surattan bahsediyorum. Tıpkı babamınkine benzer bıyıkları var. Çok güzel gülmüyor mu? Anne bu adam kim? Anne, anneee? Beni duyuyor musun anne? Annem çoktan mest olmuş bile. Günlerce aynı filme denk gelmek için gösterdiğim gayreti büyümek için gösteremesem de ilk aşkımı buldum sanıyorum. O anın içerisinde kendimi bilmem kaç kez Sevda’nın yerine koymak onun gibi öpülmek, izlenmek, sevilmek ve hatta onun gibi acılar çekmek istiyorum. Fikret için acı çekmeye değebileceğine inanıyorum çünkü Fikret, sevmek kelimesinin hakkını layığı ile yerine getiriyor. Böyle büyük severken asla küfürler savurmuyor, hakaret etmiyor, kadınını incitmiyor her odadan takım elbisesi ile çıkageliyor. Tam bir salon beyefendisi. Sevgili Kartal Tibet, siz benim ilk aşkımdınız. 

Oyuncu ve yönetmen kimliğiyle Türk sinemasında pek çok önemli filmde imzası bulunan, özellikle 1965 sonrası Yeşilçam’ın “altın dönemi ”nin en belirgin karakterlerinden biri olan Kartal Tibet, filmleri dışında ortalarda görünmeyi pek tercih etmeyen sanatçılarımızdandı. Medyadan uzak durur, açılışlara galalara festivallere katılmaz, jürilerde yer almaz, röportaj vermeyi sevmezdi. Yaklaşık 50 filmi yönetmen, 120 filmi ise oyuncu olarak sırtında taşımıştı ama Kartal Tibet’in tüm sanat yaşamı boyunca aldığı üç ödül de 2002, 2006 ve 2014’te verilen onur ödülleriydi. Yönetmenliği ve oyunculuğu bu açıdan epeyce gölgede, dikkatlerden uzak kaldı. Tibet’in hiç bilinmeyen, ardından dile getirilmeyen yanı gerçek bir entelektüel oluşu, derin ve şaşırtıcı kültürel bilgi birikimiydi.

Tiyatro bölümünü bitirdikten sonra mezun olduğu 1960 yılında Albert Camus’nun yazdığı Mahir Cahova’nın yönettiği Caligula’da sahneye çıktı. Bir yıl sonra da Ankara’nın ilk özel tiyatrosu olan Meydan Sahnesi’nin kurucuları arasında yer aldı. Bu toplulukla birlikte dört oyun yönetti, 20 tane oyunda da rol aldı. Aslında onu tiyatroya yönlendiren kişilerden biri de Heyecan Başaran. Kartal Tibet’i kelimenin tam anlamıyla “tuttu kolundan” ve Çocuk Tiyatrosu’na yönlendirdi. O dönemde Kartal Tibet’in sinema serüvenine giden yolun da ilk adımları atılmaya başlandı. Askere giden Göksel Arsoy’un yerine bir jön aranıyordu. Kendisine yapılan teklife Tibet “Göksel Arsoy’un aldığı ücreti alırım” dediği için o role seçilemedi. Fakat daha sonra Suat Yalaz’ın Karaoğlan teklifine “Siz hangi ücreti uygun görürseniz” yanıtını verdi ve böylece sinema serüveni başladı. Bu rol için ata binme ve dövüş dersleri aldı. Bu filmle ilgili çarpıcı bir tesadüf de var. Suat Yalaz’ın ona teklif götürmesinin nedenlerinden biri Tibet’i hiç tanımadan çizdiği Karaoğlan karakterinin ona şaşırtıcı şekilde benzemesiydi. Karaoğlan’ın ardından bu kez Sezgin Burak’ın yarattığı çizgi kahraman Tarkan’a hayat vermek için kamera karşısına geçti Kartal Tibet. Bu şekilde de seyircinin hafızasına yerleşti. Sinema kariyeri sadece bu tür kahramanları canlandırmakla geçmedi. Bu iki projenin ardından Sarmaşık Gülleri, Boş Çerçeve, Çalıkuşu gibi melodramlarda da oynadı. Kartal Tibet’in yönetmenlik macerası da 1977’de başladı. Tosun Paşa filmiyle yine unutulmaz bir yapıma imza attı. Sonra da tam 56 sinema filminde Tibet yönetmen olarak çalıştı. Yönettiği 20 filmde Kemal Sunal ile çalıştı Tibet. Şalvar Davası, Gırgıriye, Zübük, Gol Kralı, Davaro gibi yapımlarda ikisi birlikte çalıştı. Tibet, sinema filmlerinin yanı sıra TV dizilerinde de yönetmenlik yaptı. Bunların arasında Türk TV tarihine geçen Süper Baba’nın yanı sıra Bizim Aile, Ah Bir Zengin Olsam gibi yapımlara imzasını attı. Asıl yuvası tiyatroyu hiç unutmadı Kartal Tibet. Bugüne kadar İstanbul, Ankara, Trabzon, Adana, İzmir ve Bursa’da çok sayıda oyun sahneye koydu. Emekli olsa da devam edeceğini söyler, televizyonda da ‘‘başı sonu belli, eli yüzü düzgün, oyuncuların komik değil doğal olduğu, olayların kör gözüm parmağına olmadığı’’ diziler yapmanın peşindeydi. Albert Camus’nün ‘Caligula’sını sahnede oynarken “Ah Cæsonia ne fayda, ha uyumuşum ha uyanık kalmışım, farkı yok şu düzene söz geçiremedikten sonra.” Dediğini hayal ediyorum. Başlangıç ve bitiş değildir belki de aynı olan süreçte başa ve sona ortak değil mi? Bunun adı istikrar sanıyorum. 

Kartal Tibet, Kemal Sunal’la yaptıkları filmlerle ilgili 3 Haziran 1985 tarihinde çıkan Film Market Dergisi’ne şu açıklamayı yapmıştı: “Sinema seyircisi artık yalnız komedi filmine gidiyor. Komedi filmi çevirmek zevkli ama zor. Birbirinin benzeri dramatik konulara ise kimsenin ilgi duyduğu yok. Halk, sinemada somurtmak değil, biraz gülmek, boşalmak istiyor. Onun sorunlarını, sıkıntılarını gülmece yoluyla yansıttığımız için de o filmde kendini bulup, koşa koş sinemaya geliyor. Örneğin Türkiye’de kazık yiyen adamın öyküsünü yaptık mı, bu seyirciye tüm konulardan daha çekici geliyor. Son zamanların güncel deyimi Orta direkli ya da Katma Değerli bir Şaban güldürüsü, seyirciyi kaçtığı sinemaya yeniden koşturmaya yetiyor. Dramatik filmler yatarken, komedilerin büyük bir iş yapması buna bağlanabilir.”

2 Temmuz’da 83 yaşında hayatını kaybeden Kartal Tibet, yüzden fazla yapımda sergilediği oyunculuğunun yanı sıra yönetmenliğini üstlendiği altmışa yakın filmle Türkiye sinemasının çok önemli isimlerinden biriydi. Gerek melodramların yakışıklı jönü olarak, gerekse Yeşilçam dendiğinde akla gelen ilk filmlerin yönetmeni olarak her daim hatırlanacağına şüphe yok.

Yazan ve Derleyen: Pınar Çakmaklı

Kaynakçalar;

https://www.hurriyet.com.tr/galeri-kartal-tibet-kimdir-kartal-tibetin-yasam-oykusu-41844613/15

https://seyler.eksisozluk.com/turk-sinemasinin-buyuk-yonetmen-ve-aktoru-kartal-tibetin-hayat-hikayesi

https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/kartal-tibet-ya-da-degeri-bilinmemis-bir-aydin-250287

Yazan ve Derleyen; 

Pınar Çakmaklı

Abone Ol

Yeni sayılarımızdan haberdar olmak için
ücretsiz abone olabilirsiniz.