Cevap veremedi Gurur. Kendinin bile bilmediği bu soru birçok şeyin özeti gibiydi. Neden gelmişti ki? Ne diyecekti? Yaptım çünkü diye başlayan hiçbir cümle Firuze’ye yetmeyecek hatta Firuze dinlemeyecekti bile. Bunu çok iyi biliyordu. Ama birden bir şey oldu. O kusursuz sessizliği bozan bir şey. Firuze derin bir iç çekip tuttu Gurur’un öne eğik başından ve yüzünü iki avucunun arasına alıp tekrar sordu: Neden geldin? Bakışlarında gizlediği nefreti saklayamamış olacak ki Gurur irkildi. Söylemek isteyip söyleyemediği her şeyi dinlemişti o ağzına kadar dolu gözlerden. Aslında sormak istediği, söylemek istediği onlarca şeyin aylar boyu provasını yapmıştı Firuze. Neden geldin, daha ne istiyorsun, acıtacak ve kanatacak yeni bir yara açmak mı, hâlâ açık yarama tuz basmak mı, sana döktüğüm içimin üzerine basıp nasıl yok olduğunu anlatmak mı, bahanelere sığınıp af dilemek mi, ne anlatacaksın? Neden olmadığını, neden basiretsiz bir korkak gibi kaybolmayı seçtiğini mi? Bütün bu soruların cevabını yanına alıp geldiğini sanıyordu Gurur. Ama karşısında böyle güçlü bir bakış beklemiyordu. Hepsini unuttu, bütün cevaplar silindi aklından. Tek soruyla darmadağın olmuştu. Cevap veremedi. Ellerinden kurtulup yine başını öne eğecek oldu ama Firuze izin vermedi. Öyle çok seviyordu ki ne dese inanacaktı. Bir şey söylesin istedi. İkna olmak, inanmak yarım kalan ne varsa tamamlamak istiyordu. Yine de belli etmedi. “Gözlerime bak, bak ve bir şey söyle. Bıraktığın enkazı, üzerime serptiğin ölü toprağını silkeleyip atacak bir şey söyle. Sonra istersen yine git. Bana kendim olma şansını ver yine, senden sonra devam etmek için bir dal ver.” deyiverdi. Gurur doğruldu oturduğu sandalyede. “İzin ver aklımı toparlayayım ve izin ver içimi dökeyim, sonra istersen yine git.” dedi o da, Firuze’ye açık bir kapı çizerek. İkisi de kalmak isterken ikisi de gitmeye ne kadar hazırdı. Firuze kalktı masadan. Saçının sağ tarafını iliştirdi kulağının ardına. “İşte kalk git diyecek” diye düşündü Gurur. Firuze ocağın üzerinde fokurdayan çaydanlığa doğru yürüdü. Gurur için ayırdığı zamanı belirlemişti. “Çay?”