AYLAK DERGİ

SONRASI

    Bir kapı kapandı sonrası karanlık. Güneş de ona kanmış olmalıydı ki peşi sıra gitti. Zaten güneş hep havai bir neşeye eşlik edendi. Ne yapsın geride kalanın kederini?  Kim ısıtır, ne ısıtır peki şimdi tutulmadığında soğukluğu bir ölününkiyle yarışan bu elleri? Bir temmuz güneşinin batımından biraz önceydi sana çarpılmamın vakti. Bütün rüyalar uykudayken ne uzun gelirdi. O yüzden bilemiyorum tam olarak ne kadar zaman geçti.

     Sonra bir kapı çarptı, sesi uyandırdı, rüzgârı bir fırtına yarattı. Uçacak sandım başımın içindeki aklım ve üstündeki çatım. Fırtına sırası sessizlikti benimki. Hoş, zaten bu uğultuda ne söylesem işitilmeyecekti. Bir kuytuya çekip kendimi ‘‘Geçecek.’’ dedim. ‘‘Geçecek, bugün değilse yarın, neler neler geçti.’’ Ama asırlık kökleri bile söken bu kasırga seni barındırmadı benim toprağımda. Suç rüzgârın değildi. Asıl sebep belliydi; tutunamamış bitkiye ‘‘Yerini sevmedi herhâlde.’’ denirdi. Etraf sakinleşince perdemi aralayıp dışarıya baktım. Bahçedeki kiraz ağacının dallarına takılmış bir çöp poşeti, ait olduğu yerden çok çok yüksekte tıpkı senin gibi.

    Sonra gök gürültülü bir sağanak ‘‘Bir elini yüzünü yıkayalım iyi gelir.’’ dedi. Oysa bu havada dışarısı izlenip yağmura bir şiir söylenmeliydi. Yanağımda çamurlu bir çıkmaz sokak rimelin izi ve tam ortasındaki gamze bulanık bir su birikintisi. İnsanın ağlayışları çocuklukta bitmeliydi.

   Ve sonra Tanrım, içimiz kararmışken bu denli, her yeri beyaza boyamak çok iyi fikirdi. Belki de bu beyaz örtü, donmuş bütün kalplerin kefeniydi. Sonra yeniden bahar baş döndüren kokusuyla çıkıp geldi, yaz deniziyle geldi, güz sararmış yapraklarıyla geldi, kış geldi. Yine bahar geldi, yaz geldi, güz gel… Aynıydı çok şey ve aslında hiçbir şey aynı değildi. Saçlarım bir daha hiç belime değmedi, gözlerim kısıldı ama içi gülmedi, o mavi elbise en son bir temmuz günü üzerimdeydi. Alt kattaki amca selamı sabahı kesti, bir kamyon eşyalarımı yükledi gitti, bizden sonra o eve üç kiracı girdi, hiçbiri balkondaki  brandayı değiştirmedi, pencerenin önündeki çiçeklere su vermedi, çok mevsim geçti, benim yanımda adın hiç geçmedi.

Abone Ol

Yeni sayılarımızdan haberdar olmak için
ücretsiz abone olabilirsiniz.