SAMUEL BECKETT İÇİN
Akşamüzeri, kır yolu ve bir ağaç.
- Estragon çizmelerini, Vladimir şapkasını çıkarmış ve ağaca asmışlardır.
ESTRAGON: Yapacak hiçbir şey kalmadı.
VLADIMIR: Artık tebessüm bile imkânsız.
ESTRAGON: Biz seninle hiç kavga etmedik.
VLADIMIR: İki soytarıyız biz, kavga etmemizin bir anlamı olmaz. Bu paçavraları haybeden giymedik.
ESTRAGON: Sence gelecek mi?
VLADIMIR: Elbette.
- Lucky elinde uzunca bir iple girer.
VLADIMIR: Hey, Lucky! Seni görmek güzel, öldüğünü düşünüyorduk.
ESTRAGON: Pozzo’dan kurtulmuş gibi görünüyorsun. Godot’yu beklemeye mi geldin?
VLADIMIR: Elindeki ip üçümüz için yeterli olur, hadi kendimizi asalım.
LUCKY: (ipi ağaca asar ve yere oturur.) Artık Pozzo’nun kölesi değilim. Özgürüm.
ESTRAGON: O nerede?
LUCKY: Bilmiyorum. Şehirde herkes Godot’nun bir fırıncı olduğunu söylüyor.
VLADIMIR: İnanma Lucky. Bizim kurtarıcımız bir fırıncı değil.
LUCKY: Çok bekleyecek miyiz?
ESTRAGON: Pozzo’nun kölesi olmaktan nasıl kurtuldun?
LUCKY: Köle olmak, boynunda bir iple yaşamak, sahibin ne emrederse yapmak, artık yapamayacağım şeyler. Gizli köleler benden de kötü durumdalar. Boyunlarına geçirilmiş bir ip yoktu belki de ama ayaklarında hep zincirle dolaşırlar. Daha çok çalışmaları için daha çok yemeğe muhtaç bırakılırlar. Patronların bile patronları var, en büyük köleler, patronları olan patronlardır. Kölelere değil patronlarına acıyorum.
VLADIMIR: Şimdi ne yapıyoruz?
ESTRAGON: Gidelim.
LUCKY: Gidemeyiz.
ESTRAGON: Niye?
VLADIMIR: Godot’yu bekliyoruz.
ESTRAGON: (umutsuzca) Ha!
-Estragon sahneden çıkar. Susku. Estragon girer.
VLADIMIR: Gogo, söz vermiştin. İçmeyecektin.
ESTRAGON: Sadece Godot’yu beklerken içiyorum.
VLADIMIR: Biz her zaman bekliyoruz.
ESTRAGON: Vakit hızlı geçiyor, sanki erkenden gelecekmiş gibi.
LUCKY: Sadece o aptal şeyle kendini kandırıyorsun.
ESTRAGON: Biliyorum. Kavga etmek mi istiyorsunuz?
LUCKY: Hadi birbirimizin düşüncelerini çürütelim.
VLADIMIR: Kendimizi asalım.
- Pozzo ile çocuk girer. Çocuk, Pozzo’yu boynundan geçirdiği bir iple yönetir. Pozzo’nun üstü tamamen una bulanmış, kucağında da un torbası vardır.
ÇOCUK: Daha çabuk! Yağmur yağacak ıslanmak istemezsin öyle değil mi?
LUCKY: (Pozzo’ya bakarak) Hey, köle! Boynunda ip olması nasıl bir duygu!
ÇOCUK: O çok mutlu.
- Çocuk ipi birden geriye çeker ve Pozzo un torbasıyla birlikte yere düşer. Çocuk kahkaha atmakta, diğerleri Pozzo’ya acımaktadır. Lucky koşarak Pozzo’ya yardım etmek ister.
ÇOCUK: (Lucky’ye) Hey, ona sakın dokunma!
- Pozzo yerden güçlükle kalkar, torbayı kucaklayıp giderler.
VLADIMIR: Ona acıdın?
LUCKY: Kendimi gördüm, onu kurtarmam gerek. (çıkar)
- Uzun sessizlik olur. Estragon ağaca asılı kalan ipe bakar.
VLADIMIR: Yine yalnız kaldık. Bekliyoruz ve sıkılıyoruz.
ESTRAGON: İp sağlam görünüyor.
VLADIMIR: Hiçliğin orta yerindeyiz.
ESTRAGON: Hadi gidelim.
VLADIMIR: Gidemeyiz.
ESTRAGON: Belki de Godot, gelmek için bizim gitmemizi bekliyordur.
- Kımıldamazlar.