Şehrin en kuytu köşesi… Ben şimdilik döndüm diyelim. Sen dönebildin mi?
Merak ettim.
Ölümü merak ettim.
Sana yakışmadı.
Kime yakışırmış?
Acıyı tarif bile edemeden yaşadık mı en dibinden?
Hadi bakalım!
Sevmezdik birbirimizi. Öyle hatırlıyorum.
Ben şimdi çok ağlıyorum. Kalpten ağlıyorum. Sessiz ağlıyorum.
Ağlama sesinin kime ne faydası var?
Sevmişiz geçmişimizi…
Severmişiz meğer yanlış yorumlamışız birbirimizi…
Bizim için neler söylendi, hatırla! Ne öğütler verildi o masada. Ne kıskançlıklar, ne aşklar yaşadık bazı adamlarla.
Sonra dedikleri gibi olduk; istediğimiz gibi olamadık.
Büyüdük.
Savrulduk.
Eee… Büyümenin kesin sonucu.
Sonra sen öldün.
Ben kaldım mı saçmalığımla?
İnsan önünde sonunda kendi saçmalığıyla. . . Hayatın saçmalığında!
Ne kadar uzaktık, ne kadar yakın. Hiç hesaplamadım.
Kısa keseceğim arkadaşım.
Hayaller; hiç, şimdi; kusurlu!
Eeee, nasıl olmasın?
Artık ne fark eder?
Fark etmez.
Eylem’lerim. . .
Hadi bakalım ölümlü dünya
Ol kendin!
Dön kendin!
Onca acıya. . .
Şubat’23
Onca acıya. . .