AYLAK DERGİ

PESSOA’NIN DEDİĞİ GİBİ KOLEKTİF VAROLUŞ SALATASI 



Pessoa’nın yalancısıyım bugünlerde.
“Kolektif varoluş salatası. . .”

Durup durup tetiklendiğin, suyunu hafif hafif bulandıran hayatın ters akışı… 
VAROLUŞ SALATASI!

Kim kazanacak diye düşünüyor olabilirsin.
Geçmişi daha az göğüslemek, yollarınızı dostça ayırmak istiyor olabilirsin.
Geçmiş bazen deneyime dönüşmez, tetikler durur. Bilirsin.
Geçmiş sussun, gerçekten bi’ geçip gitsin diyebilirsin.
Dileyebilirsin!
Nihayetinde sen ne dilersen o.

Su gibi aktığın, dümdüz _ aktığın, sessiz sedasız aktığın bir hayat düşleyebilirsin.

Ne hoş olurdu böylesi. 
Dümdüz akabilir misin?
Dümdüz _ sessiz sedasız!

Sessizlik aklın dilidir. Bunu deneyimleyebilirsin. . . 
çok da memnun kalacağına eminim. 

(Sessizlik)

Geçmişim biraz gevezedir de benim üzerinize afiyet. Yani iyi bilirim;
“Sessizlik” kıymetini.
“Sessizlik” adaletini.

(Sessizlik)

Ve güzel şeydir sessizliğini savunmamak.
Savunmasızlık Güzeldir.

Kendini savunmadan durabilir misin?

Açıklamaya, anlatmaya çalıştıkça siz, onların seviyeyi azaltma ihtimalleri hep yükselir.
Bence susabilirsin.
Bence özgürsün.
Bence bedelini ödeyebilirsin. 
Bence sessizce seyreyleyebilirsin tüm bu olup biteni; ruhunu şeytana teslim edeni, etmiyormuşçasına kendine yandaş edineni.

Akıllı insanlar her şeyi görür. Rahat olabilirsin. Akıl hep kazanır. Bu gece rahat uyuyabilirsin. Seviye mıknatıstır kendine benzeyeni çeker. Sen adaleti akışa bırakabilirsin. Bana bu konuda güvenebilirsin. 
Kötüler kötülerle. . . Onların ömrü kendi cehennemlerinde.
Sen “sade” bi’ gülümse.
Sen üret.
Sen eylemin kıymetini bil.
Sen sen ol.
Sen arkana bakma.
Sen kalk bir sade kahve yap.

Aynı zekâlar iş birliği yapar.
Aklıyla hareket eden insanlar hâlâ var.


Bazen öyle olur.

Bazen öyle olur.

_ Sessizleşirim
Zen kaçar içime Zen durur içimde ZENleşirim _

Gördüğüme inanamadığım
Gördüğüme gülüp geçtiğim
Gördüğümü tartamadığım
Gördüğüme dayanamadığım
Gördüğümü anladığım
Gördüğüme uzaktan baktığım

Bazen öyle OLUR!

İnsan, bir kötülükle karşılaştığında, yarı yarıya bunu hak ettiğine inanması, inandırılmaya çalışılması. . . 
Bir adı var bunun;
Geriye bakmama cesaretinin bedeli. 

Hayatınızı, kanınızı emmek, daha çok tüketmek isterken; O emiciyi başka kaldırıma bırakışınızın bedeli bu.
Her şeyi arkada bırakabilme cesaretinizin çığırtkan ve zavallı kıyameti bu.
Acı çeksek de pes etmediğimiz, büyüten, bizi kocaman yapan geçici, korkak cehenneminiz bu. 

Olgunluk; yanmaktır pişmektir o cehennemin taa dibinde.

  
Korku cesareti gizlemektir, özene bezene.

Cesaret yok değildir, doğru zamanı beklemektedir. Dibine kadar gitmektir. Ama gösterme gereği duymadan, fotoğrafta öne atlamadan. . . 

Korkmak gizli cesaretinizdir. Aklınızın yoğurdu üflemesidir. 

İşte,
Pessoa’ nın kolektif varoluş salatası bu;
herkese bir çatal _ 
sunuyor hayat _

Kendin olmanın kanatmasıdır kendini, yerli yersiz didiklemesi.
Yazmak istemediğim, yapmak istemediğim, yıkmak istemediğim öylece sallanmak istediğim. . . 

Zaman’ın salıncağında.

Kendin olma kanaması
Kendin olma komasıdır.

Kim bilir, iyi gelir _ Kanamak iyi gelir belki. Dibine kadar kanadığımız, seçtiğimiz hayat.
Bizi komaya sokan hayat.
Bu Hayatı Yaşamak iyi gelir belki. 
Kanamak var; kaçamazsın.
Kendin olabilmenin kanaması, vicdanı, ahlâkı, imzası!
Kanamak var _ Kanamak var.

Adalet var ?
Kanamak zorundasınız.

Büyümek için ?
Kanatmak zorundasınız.

Affedersiniz, kanaya kanaya yol almak zorundasınız.
Çok özür dilerim; bahanelere sığınmamak, kanamak, ağlamamak, bi’ daha bi’ daha ağlamak, bi’ daha kanamak, kanarken büyümek, kanaya kanaya büyümek, kanatmak, unutmak, sonra hatırlayıp kanamak, kanarken unutmak, kanamak _ kanamayı bir an durdurup yeniden unutmak, acıyı hatırlamak, acıyı paus’lamak ve bir daha bir daha bir daha kanamak zorundasınız. 
Özür dilerim. 

Sonra?

Sonra mı?

Sonrası Pessoa ‘nın kolektif varoluş salatasına çıkar.

Kalbimiz kırık bu dünyaya göre.
Kanamalı hastalarıyız bu dünyanın.

Daha ne kadar kan?

Ne yapıyor bu kadar insan, diyor Pessoa?

Ben de merak ediyorum ne yapıyor bu kadar insan, onca kanayarak -kanatarak? 

Kendini kanatarak? Kendini aldatarak, aldanarak, yalvararak, kanayarak?

Pessoa ‘ya hak veriyorum;

“Duyulan şey, can sıkıntısı değil. Acı da değil. Başka bir kişilikle uykuya dalıp  _ bir de maaş zammı alıp UNUTMAK ARZUSU BU!”

İyi kanamalar!

Abone Ol

Yeni sayılarımızdan haberdar olmak için
ücretsiz abone olabilirsiniz.