AYLAK DERGİ

HALDUN TANER’E SORDUK

  • Oyununuzun Ulvi Uraz Tiyatrosu’ndaki oynanışı üzerine ne düşünüyorsunuz?

Bundan öncekilerden daha değişik.

  • Türk tiyatro oyun yazarlığı ne durumdadır? 

Herkes bir yol tutmuş gidiyor.

  • Tiyatromuzun geleneksel tiyatrodan yararlanması konusunda ne dersiniz?

Ben bundan yanayım.

  • Türk seyircisinin oyun yazarlarından ne beklediğini söyleyebilir misiniz?

Çeşit çeşit seyirci var. Yazarlardan bekledikleri şey, zevklerine kafa yapılarına ve kapsamlarına göre çok değişiyor.

  •  Huzur Çıkmazı’ndaki tipler mutlu bir toplumun özlemini mi çekiyorlar?

Memnun Bey bir yana, bu oyundaki karakterlerin hiçbirinin mutlu bir toplum özlemi çektiklerini pek sanmıyorum. Her biri, kendince, düzeydeki yaşamını mutluluk sandığı bir şeylerin peşinde koşarak yitiriyor.

  • Dünya tiyatro ortamında bizim tiyatromuz ve yazarlarımızın durumu nedir?

İki bin beş yüzyıllık bir geçmişin birikimine dayanan Avrupa tiyatrosu ile oyunu hor göre gelmiş bir toplumun tiyatrosu nasıl yarışabilir? Olsa olsa saçma bir taklitçiliği bırakıp kendimize özgü konuları, kendi toplum koşullarımızın ürünü kişileri ve durumları, kendimize özgü biçimlerle işlemeyi denersek dünya tiyatrosuna, kendi rengimiz ve kişiliğimizde bir katkıda bulunabiliriz.

  • Oyunlarınızı nasıl yazarsınız?

Her zaman, her yerde. Genellikle yürüyüşler sırasında, son vapurun güvertesinde yahut bir konser dinlerken tasarlar, üçte ikisini masa başında bir solukta yazar üçte birini de oyun provaya girince değiştirir, çevirir, tamamlarım.

  • Tiyatro âleminde en sinirlendiğiniz ve en hoşlandığınız şeyler?

En sinirlendiğim: Baştan sıvmacılık, işini sevmemek, yasak savıcılık, gösterişçilik, ayrıntıları ihmal eden kaba çizgili gidiş, sekterlik, tiyatrolardaki repertuvar tutarsızlığı, bazı yazarların gerekli yerlerde toplu direnişlerden kaçıp bireysel çıkarlarını kollayışları, boykotta oyun bozanlık ve bazı tiyatro patronlarına hoş görünme çabaları. Hoşlandığım şeylerin başında ise: Yepyeni pırıl pırıl genç bir yazar ya da oyuncu keşfetmek, savruk, başıbozuk, sahipsiz gidişe rağmen tek başına da olsa işini titizlikle yapan kendinden en iyiyi koparmaya çalışan sanatçı ve teknisyenlerin varlığını görmek. Nadir de olsa, gerektiğinde hayır demesini bilen unsurları şartlamak.

Abone Ol

Yeni sayılarımızdan haberdar olmak için
ücretsiz abone olabilirsiniz.