Üç kedi.
Az İnsan.
HİÇ ONAYLANMA!
Kitaplar…
Jazz, mümkünse saksafon sesi.
Akıllı birkaç fikir.
Nişantaşı ‘nda bir Cafe.
Şimdi.
Gözlem gücü yüksek beyinler;
Kimin ne olduğunu bir bakışta anlayan mümkünse,
Anlatan.
“Hak ettiğim” diye bir şey yok aslında bu dünyada! diyen gencecik vizyon sahibi çocuklar.
Az önce yollarımızı kibarca ayırdığımız psikoloğum… Umutlu umutsuz vaka! Olmak! To be or not to be!
Gibi, bi’ şey sanki.
Herkes
Her şey
Ayyy, insan kendini sanata versin!
Siyah beyaz bakmayayım, her şeyde de bir anlam aramayayım diyorum. Kendimi sanata vereyim. Joyce’a, Max Frisch ‘e, Javier Marias ‘a, ahhh en çok da ona. Okyanustaki meraklı balıklar olalım. Başımıza bela alalım. Az aldık.
İnsan kendini sanata versin.
İnsan insana _ ı-ıh!
En tutarlısı, en şefkatlisi, en muhteşemi insanın kendi ile ilişkisiymiş.
Bir yorgunluk çöktü, yani o kadar ki; “Sen de böylesin ama…” diyemeyecek kadar.
Öyle bir yorgunluk. Öyle bir gülümsemelere boğulmak.
_Kahkaha yok_
Samimiyetsiz balon köpükleri, hoooop yok!
Bana iyi davranılmasına ihtiyacım var. Sokakların, hayvanların, deniz kenarlarının beni bağırlarına basmasına ihtiyacım var. Karşılığını vermeyi hesaplamadan, dilime pelesenk _ savunma mekanizmalarını çöpe atarak, daha çok eylemde, daha çok yaparak, bazen yapmadan, kırmadan dökmeden, kırıp dökerek nafile; hayat böyle, tekrar tekrar tamir olmaya ihtiyacım var.
Sonra, bütüüüüün bunları kabullenmeye ihtiyacım var.
İnsan olmaya, Ay’a çıkmaya, atmosferde uçmaya ihtiyacım var. Ayaklarımın yere sağlam basmasına, birinin iyilikle gözlerimin içine bakmasına, mümkünse bu birinin bir fil ya da benim boyuma eğilmiş bir zürafa olmasına, küçük hayallerin büyük gerçekler olmasına, kendi değerimi çalmadan, şımarmadan bilmeye, sevmeye, gelmeye, gitmeye ihtiyacım var.
Kedileri koklamaya, köpeklere sarılmaya, yoga yapmaya, dostluklara yeniden inanmaya ve ilk fırsatta uzak durmaya ihtiyacım var.
Tiyatro ile haz’landım…
…katılaştım, esnedim, azaldım çoğaldım.
Düştüm kalktım, olmadı ağladım, oldu kanatlandım.
İçimdeki bilgiye inandım sezgisel, aklımdaki bilgiyle yol aldım.
Korkum çok ve korkum yok.
Ve şimdi ve yeniden baştan başladım.
Şimdi…
Bi’ cafede.
Sevgililer gününde!
Ve sevgilimi beklerken o cafede…
KENDİMİN BANA İYİ DAVRANMASINA…
Hadi, Yaşamı öptüm çok!
SİBEL Y. BAŞAK