AYLAK DERGİ

MAHALLEDEKİ RUHU ŞEN KEDİ

Duydum ki, denizlikte açmış kırmızı çiçekler,

Pencerenin önünden akıyormuş hüsün.

Saka kuşu kapından geçerken çift atmış taklasını,

Bunu görenlerin kalmış ağzı açık.

Karıncalar raks ediyor toplanıp, seni görünce.

Mahalleden süzülerek geçtiğinde, imreniyor sana kartalozlar.

Böylesine debdebe noksandır, sathı deryada.

Ben ise gizlenir bir kuytuya geçişini temaşa ederim.

Halimi görenler, gammazlamak ile eder beni tehdit.

Görüyorum ki, huruç eden göçmen kuşları, huşuya gark oluyor.

Bilhassa, evinin üstünden uçarken,

En öndeki göçmen kuşunun ayağında iskarpin,

Pas parlak, cila yeni atılmış, alıyor gözümü.

Diyor ki ardından gelen kuşlara:

“Sultanahmet Camisi’nde işitilen tilavet kadar harikulade.”

Arkalardan bir kuş da yanında uçan arkadaşına seni göstererek diyor ki:

“Hakeza fevkalbeşer dilber görmedi bu gözler.”

Senin evinin üstünden uçan kuşlar senin için düzdüğüm şiirime uğramadan gitmediler.

Pekâlâ, haklıydı kuşlar. 

Çiçeklerin bahsini etmiyorum o halde.

Kuşlar ve çiçeklerden arınıp şiirimize müracaat edelim.

Aşk sarhoşluğunda, haybeden muharip olmamalı.

Gayet tabi, herkes fani.

Bittabi, kimse değil payidar.

Maatteessüf, nükte bilmez, santimantal bir tipim.

Zamazingo!

Abuzambak telaffuz eder, ekseriyetle vecize yazamam.

Yoksa nakşettiğim bu şiirler beyhude mi?

Biliyorum ki, bir gün yüreğim fütuhat yaşayacak,

Sathı arz buna şahit olacak.

Ben hep o kuytuda mahalleden süzülüşünü temaşa edeceğim.

Muvakkaten! 

Beni unutma ben bu mahallenin, ruhu şen, şaşkın kedisiyim.

Abone Ol

Yeni sayılarımızdan haberdar olmak için
ücretsiz abone olabilirsiniz.