Beyoğlu’nda, sessiz bir masa,
Bir sundurmanın gölgesine sığınmış.
Sandalye, eski bir merdivene yaslanır.
İçindeki tedirginliği anlatmaz kimseye,
Kendiyle bile konuşmaz.
Ben yaklaşınca çoğalır yansımalar.
Artık yalnız değiliz.
Aynı daldan tutuyoruz,
Farklı evlerden bakıyor,
Aynı güne ısınıyoruz.

Rüzgâr sırtımdan esiyor.
Tüylerim renklerini saçarak uçuşuyor.
Söylenecek bir şey yok,
Ötesiz kalıyor.
Aklım, bir zayıflıkla ölçülüyor sanki.
Kimse duymasa da,
Belki bir yere yazılır.
Çünkü sevgi,
Kaosun biçimlendirilmiş hâlidir.
Gün biter,
Biz dağılırız kendi hallerimize.
Tutkuların sisinde yürürüz.
Bilmem, hangimiz bulur önce
Yola çıkma cesaretini.