AYLAK DERGİ

GÜNAY ACAR

1- Günay Hanım pandemi sürecini avantaja çevirmiş gözüküyorsunuz. Sözü ve bestesi kendinize ait olan “Bekleyiş” ve diğer ses getiren çalışmanız Cem Adrian ile bir Özdemir Erdoğan şarkısı “Pervane’ yi dinleyicilerinizle buluşturdunuz. Çalışmalarınızdan bize biraz bahsedebilir misiniz?

Pandemi sürecinde daha önceden çıkması planlanan “Bekleyiş “ isimli şarkımı Viya müzik prodüksiyonu tarafından yayınlama kararı aldık. Pandemiye denk gelince “Corona Günlerinde Bekleyiş” sloganı ile sosyal medyaya sundum. Bir sene sonra, çok kıymetli dostum Cem Adrian ile sohbet ederken “birlikte düet yapalım mı? “dedim, hiç tereddüt etmeden “neden olmasın “dedi ve bu zorlu süreçte birbirimizden ayrı yerlerde olsak da, kayıtlar aldık ve nefis bir ekiple, harika bir iş çıkardığımıza inanıyorum. 

Sevgiyle o güzel sesini benimle paylaştığı için, kendisine çok teşekkür ediyorum.

2- Türkiye’nin süper starı Ajda Pekkan’ın, birçok şarkıcı ve ünlü oyuncunun vokal koçluğunu üstleniyorsunuz. Bu başarınızı ve enerjinizi neye borçlusunuz?

 Öncelikle belirtmeliyim ki enerjimi çalışmaya borçluyum. Ürettikçe ve paylaştıkça daha da güçlü olduğumu hissediyorum. 

Süregelen pandemi de biz sanatçıların üretmeden durmasının neredeyse imkânsız olduğunu düşünüyorum. Bu benim bakış açım ve düşüncem. Çünkü sanatçı, her ne koşulda olursa olsun var olan gündeme ve koşula ilişkin bir aktarım yapma isteği duymaktadır. 

Sanırım bu süreçte, ben de üreterek umuda kapılan sanatçılardanım. Umut hep var olsun.

Ajda Pekkan inanılmaz çalışkan, öngörü sahibi, hassas ve yardımsever bir sanatçı.

 İşine ve kendine duyduğu saygı, özveri, emek herkes tarafından görülmektedir. İyi ki kendisiyle çalışma fırsatım oldu ve umuyorum ki sevgiyle, huzurla ve başarılarla nice senelerimiz olur.

3-Bütün bu çalışmaların yanı sıra Dr. Voice Clinic’in ses terapistliğine  ve eğitmenliğine, Das Das Akademi’nin de şan derslerine devam ediyorsunuz. Bize biraz eğitmenliğinizden ve bu kurumlardan bahseder misiniz?

Öncelikle çalışmış olduğum bu iki değerli kurumun, huzuruma ve üretimime katkısı olduğunu vurgulamak istiyorum. İnsanın iç huzuru varsa, sevip seviliyorsa o işte başarısız olması imkânsızdır. Çok şükür ki tüm bilgi birikimimi, deneyimlerimi bu hissettiğim duygularla, sevgiyle, sabırla emekle aktarmaya çalışıyorum.

Das Das Akademi tiyatro eğitimi verilen bir oluşum ve orada şan dersleri vermekteyim. Pandemi süreci her kurumu etkilediği gibi ,maalesef toplu olarak eğitimlerimize de ara verme zorunluluğu getirdi. En kısa sürede sıkı bir şekilde devam edeceğiz.

Pandemi sürecinde, katıldığım eğitimler sonucunda, Uluslararası Müzik Terapi Sertifika’sına sahip oldum ve ses eğitimi terapilerini Prof.İsmail KOÇAK hocamıza ait Dr.Voice Clinic’te hastalara ve şan dersi almak isteyen herkese uygulamaktayım. 

Corona’da evlere hapis olma durumundan etkilenen, kendi içine kapanan, duygu düşüncelerini dışa vurmak isteyen hastalarımıza, sesi doğru kullanmaya yönelik çalışmalar ve şarkılı terapiler uygulamaktayım. Bir önemli konu ise, Covit atlatmış hastalarımızın, akciğer yenilemeye yönelik nefes teknikleriyle ses eğitiminin etkisini de büyük ölçüde gördüğümüzü de söylemek istiyorum.

4- Bu kadar yoğun projenizin yanında aynı zamanda Günay Acar Ensemble’ ın kurucusunuz. Yurt içi ve yurt dışı projeleri gerçekleştirdiğiniz Ensemble’ nızı bize anlatır mısınız?

Ülkemizin kültür sanat kurumlarında yıllardır kadro sıkıntısı aşikârdır. Bende mağdur sanatçılarındanım diyebilirim. Sürekli aynı sistemin dönüşü, aynı kişilerin aktif olduğunu görünce kendi opera ortamımı kendim yaratmaya karar verdim. Doğu-batı sazlarının içinde olduğu, seçkin müzisyen arkadaşlarım ile müzikaller, Türk müziği, halk türküleri ve tango çalışmaları ile Günay Acar Ensemble kurduk. Bu ensemble ile yurt içi konserlerimiz aktifken,pandemi dolayısı ile yurt dışı konserlerine ara vermek zorunda kaldık.Pandemi süreci bitince yurt dışı konserlerimize kaldığımız yerden  devam etmek istiyoruz

5- Kendini sanata, üretmeye ve genç yetenekler yetiştirmeye adayan biri olarak Türkiye de sanatı ve sanatçının bulunduğu noktayı nasıl yorumlarsınız?

Türkiye de yetişen ve yetişmekte olan inanılmaz yetenekler var ancak olanaklar ve vizyon eksikliği olduğunu gözlemliyorum. Bizim ülkemiz diye demiyorum ama halkımın çok zeki ve üretken bir yapısı var. Ancak zaman zaman görüyorum ki bu durumu yapıcı hâle getirmek yerine, insanların birbiriyle olan yarış hali, sürekli aynı yüzlerin aktif olduğunu görmek bana “körler sağırlar, birbirini ağırlar” lafını anımsatıyor.

 Yeni nesil sanat öğrencisine, sanatçıya da yol açmak gerektiğini savunan bir sanatçı eğitmenim. 

Gündem olabilmek adına eğitim, yetenek, bilgi birikimi gerekmeden en üst yerde olabilen bir dünya halinde yaşıyorken, bilimin sanatın öneminin farkındalığının neredeyse azınlık olarak tanımlayabileceğimiz zamanlarda olduğumuzu görüyorum ve bu da beni çok üzüyor.

 Her şey okul eğitimi değildir evet, ancak bir vizyon, bakış açısının genişliği gerektiğini düşünmekteyim… 

Konservatuvarlara yaklaşık 15 senedir talebe hazırlamaktayım ve çok şükür ki hemen hemen tüm talebelerim başarıyla kazanıp başarıyla mezun bile oldular. Ancak ülkemize ait operalarımızın kadro sıkıntısından dolayı, idealizmin yok olduğunu görmek en acısı diyebilirim. 

Umuyorum ki yakın zamanda bu durum çözüme ulaşır… 

Ben ve benim gibi birçok idealist sanatçı dostumun kurum sanatçısı olamaması üzücü ancak gelecek nesillerimiz için dileğim, hak ettikleri yerlerde olmaları ve ideallerinin peşinden gitmeleri…

6- TV ekranlarında yer alan birçok yapımda sesiniz var. Bir TV programının, dizinin, filmin veya belgeselin başarısında müziği nasıl konumlandırırsınız?

Uzun yıllar dizi, film ,belgesel, sosyal sorumluluk projelerinde bulundum ve halen de devam etmekteyim. Kendime ait beste çalışmalarım da vardı ve bir gün özel bir kanalda yayınlanan” Elveda Rumeli” dizisine  vokal yapıyorken, sözü müziği ve yorumu bana ait olan bestemin yayınlanmasıyla MESAM üyesi oldum.

Herhangi bir film, belgesel, dizi de diyalogların içeriği, iyi bir oyunculuğun yanı sıra en etkili yöntemin müzik olduğunu her zaman söylemişimdir. Yapılan projenin en olmazsa olmazı müziktir diyebilirim.

7- Opera sanatına ve sanatçılığına gönül vermiş biri olarak yurt dışında da birçok masterclasslarda ve konserlerde bulundunuz. Opera sanatını ülkemizdeki ve yurt dışındaki olanakları göz önüne alındığında genç sanatçılarımıza neler söylemek istersiniz?  

Az önce bahsettiğim gibi birincisi, ülkemiz de  ciddi istihdam sorunu yaşamış olmamızdan ötürü, ülkede opera ana sanat dallarına öğrenci hazırlamaya imtina etmeye başladık gibi. Ancak ben vizyonu geniş sanatçılar yetiştirme taraftarıyım. Sanat eğitiminde sanatçının olması gereken olguda, sadece kendi alanına yönelik değil farklı bilgilere, dil eğitimine, kültürlere hâkim olması beklenir. Açık bir vizyona sahip olmak uluslararası iş yapabilme olanağına da zemin hazırlamaktır. Ben genelde öğrencilerime ülkemizdeki konservatuvarlar ve sanat eğitim kurumlarında okudukları esnada  ve başarılı oldukları takdirde Erasmus öğrenci değişim programlarına katılmalarını öneriyorum. Erasmus eğitimleri sırasında gittikleri ülkelerle mezun olduktan sonra, iş olanaklarına ilişkin araştırmalar yapmalarını, bağlantıda kalmalarını tavsiye ediyorum.

Birçok ülkenin “opern agentur” dediğimiz şarkıcılar için ajanslar mevcut, onlarla iletişime geçip, seviyeleri uygun görüldüğü takdirde, herhangi bir dinletiye davet edilebilir ve dünyanın her yerindeki operalarda angajman yapabilirler. İstediklerimizi başarabilmemiz için öncelikle istekli, çalışkan, sabırlı ,azimli ve her konuya meraklı olmamız gerekmektedir. Tüm bunları deneyimlemiş bir sanatçı eğitmen olarak hiç durmadan hedefledikleri yola devam etmelerini öneriyorum.

Bilgi bilgiyi doğurur. Sanat, bilim bir bütündür ve bu saydıklarım hayatın içinde olduğu sürece başarı kaçınılmazdır. 

RÖPORTAJ: GÜLİN EREN SAYGIN

Abone Ol

Yeni sayılarımızdan haberdar olmak için
ücretsiz abone olabilirsiniz.