Peygamber sabrı taşıyorum incecik omuzlarımda.
Mevsim doğdum doğalı kış,
Yüreğimin kardelenlerle süslü bahçesinde.
Kıyameti her gün yaşıyorum, her saniye…
Lakin cennet sadece görebilene.
O çok merak ettiğiniz sura defalarca üflediniz,
Aklımın en keşfedemediğim yerlerinde.
Sıratı dizdiniz bedenime.
Geçmek için ezdiğiniz hücrelerimin ağrısını yalnız ben hissettim.
Lakin temiz amel sadece görebilende.
Aşkın en büyük masumluğu,
Semaya açılan kirli bir çocuk elimde.
Ateşin en yakan tarafı ağlattığınız gözlerimde.
Lakin cehennem,
Yaktığınız bir çocuk kalbimde.
Mükâfat onu söndürebilene.
Melekler uçurtmalarımın hiç uçmayan kısımlarında.
Kanatları takılı kaldı, beyinlerinizdeki tellerde.
Lakin uçmak onu hayal edebilende.
Bereketsiz çorak bir toprak sevgi içinizde.
Filizlenen bir buğday tanesi doymayı bilene.
Rüzgarla yaprağın o sımsıkı aşkı vardı içimde.
Kasırgalar yarattınız rüzgara meydan okuyamayan bende.
Şimdi büyüdüm, küçücük bir çocuk bedenimle.
Tüm kışınız yaz,
Kıyametiniz yeniden doğuş,
Cennet benim.
Aklımın fazlasını keşfettim,
Sıratı sadece ben geçtim,
Hücrelerimde hissettiğim mutluluk,
Temiz amel çocuk yüreğimde.
Lakin cehennem sizin içinizde.
Cennet ise cehennemini söndürebilende…