Martıların çığlıklarıyla uyuyorum
Sabaha karşı beş
Yandı lambalar
Söndü içimde gurbet ateşi
Gönlümün üzerinde koca bir el
Yanı başımda kocaman birisi uyukluyor
Yüreğimin başka bir köşesi hala kor
Köşe bucak arıyorum İstanbul’u
Çok yaklaştım, biliyorum
Rüzgârın serinliğiyle sallanıyor tül perde
Onlar da beni bekliyor, biliyorum
Düşlüyorum geleceğimi, gideceğimi
Karanlıktan aydınlığa kavuşuyor gün
Saat altı
Yandı farlar
Bu sefer martı sesleri değil
Bu motor sesi
Galiba İstanbul’a geldik
Şimdi huzura kavuşma vakti
Biliyorum fazla sürmez
Birkaç güne yerim kendimi
Çoktan bitmiş olur başımın eti
Sömürür bu dert benim ilimi kemiğimi
Keskin bir kokusu var
Unutturmaz, daha çok hatırlatır seni
Bir hemşirenin telaşlı halleri gibi
Yeni doğmuş bir bebeği sever gibi
Tedirginim bugün, umutluyum
Sanki güneş ilk defa doğacak
Kuşlar sonsuzluğa uçacak
Ve ben sanki sana yeniden aşık olacağım
Bir araba süslenecek, bir şarkı çalacak
Bütün bunlar sadece bir gün olacak
İlelebet
Ebediyen
Sonsuza dek
Tüylerim hep ürperiyor
Bir gün olur da sen gidersen diye