Küçük Sahne “Özel Tiyatroların Beşiği”
1956 yılında Küçük Sahne’de “Monserrat” oynanıyor. Muhsin Ertuğrul Hocamın Küçük Sahne’si, Yapı Kredi Bankası’nın, rahmeti Vedat Nedim Tor’un tiyatromuza armağanı oyunlarının Küçük Sahne’si “Monserrat” yı izledikten sonra “Tanrım, bir gün burada oynamayı bana da nasip et” diye dua ettiğimi anımsıyorum. Uzun sürmedi, 1958 yılında Dormen Tiyatrosu Küçük Sahne’de sahneye çıktım. Oyun, “Ben Bir Fotoğraf Makinesiyim”, yönetmen Tunç Yalman, ben o gün Küçük Sahne’de oynayabilmek için, bir kalemde Muammer Karaca Tiyatrosu’ndan aldığım 2500 TL maaşı bırakıp, Dormen Tiyatrosu’nun 1000 TL maaşına koştum. Taksit borçlarımı ödeyebilmek için gece gündüz dublaj yapıp, radyo oyunlarında oynayarak zor günler geçirdim. Çünkü Küçük Sahne her sanatçı için “Öncü” tiyatronun simgesi idi o gün.
Üç yıl sonra Dormen Tiyatrosu karşıya Fransız Tiyatrosu Salonuna geçti. Ve Gülriz Sururi – Engin Cezzar Tiyatrosu 1962 yılı 28 Eylülünde Erskine Coldwell’in “Tütün Yolu” oyunu ile Küçük Sahne’de perdesini açtı. O günün koşullarıyla bina sahipleri %40 ve 125.000 TL garanti istiyorlar. İşte o gün benim için emekçi tiyatro yöneticilerinin bina sahiplerine olan köleliklerinin başladığı gündür. Ve ne yazık ki, o gün bu gün giderek daha ağır koşullarla, hala köleliğe devam edilmektedir. 280 kişilik bir salonda özel bir topluluk nasıl %40 kira ödeyebilir ki? Nitekim giderek bina sahipleri de bu gerçeği görmüş olacaklar ki 1970’li yıllardan sonra tiyatro salonlarını iş hanı, pasaj, garajlara dönüştürmeye başladılar, kimi salonlar da disko oldu.
1962’de oyunumuzun çevirisini Filiz Otluoğlu dostumuz bize armağan etmesine, dergimize pek çok reklam almamıza ve neredeyse kapalı gişe bir sezon geçirmemize karşın, ödediğimiz %40 kira nedeni ile sezonu zararına kapattık.
Bugün, Kültür Bakanlığı artık bir enkaz haline gelmiş olan Küçük Sahne’yi aldı, yeniden eski saygın, sevimli kimliğine kavuşturdu. Ve en önemlisi, sembolik kiralarla özel tiyatroların hizmetine sundu. Bu, bakanlığın adına yaraşır bir davranış. Sevinçliyim, kutluyorum. Şimdi ise iş bizlere düşüyor. Pek çok özel tiyatronun beşiği olan Küçük Sahne’de saygın topluluklar, kaliteli yapıtlarla yeni tiyatro izleyicisi yetiştirmek, eski Küçük Sahne “müdavimlerinin” ayağını yeniden alıştırmak bizlere düşüyor. İşte Beyoğlu, işte Küçük Sahne. Lütfen bizlerden beklenenin en doğrusunu vermek için çalışalım. İlk kez el ele…