Alışır insan çoğu kez.
Çoğu kez alışır.
Yabani otlar kadrajında,
Kendine yer edinir illegal bile olsa.
Sevdiği, öptüğü, kokladığı…
Kukla olur bazen,
Bazen de kukla oynatır.
Dem vurmuş yüzüne,
İklim soğukluğu oluşur.
Ses çıkarır beynindeki takunyalar.
Sufi bir yürek gerek çoğunlukla.
Gezgin bir kâşif…
Keşfetmek gerek her dakika her saniye.
Yürümek üzerine acıların…
Mazgallarda birikse de ağrılar,
Döküldüğü denizleri unutmamak gerek.
Hatırladıkça azalır,
Azaldıkça çoğalır,
Çoğaldıkça çözülür,
Çözüldükçe yenileri eklenir.
Döngü aslında her daim böyledir.
Alışır insan çoğu kez,
Çoğu kez alışır.
Bitirmelere, eklemelere, yeniden var etmelere…
Bir elinde ateş varken, diğerinde su.
Bir köşede acı varken, diğer köşede sevinç.
Ağlarken bir göz, diğer gözde tebessüm…
Dengesi budur yaşamanın.
Suçüstü avutulmaz günahlar.
Sevapları sol el tanımaz.
Kötüyü yok etmez iyiler.
İyileri her daim üzer kötüler.
Güneşe sevdalanır zalimler.
Mazlumları ay tenli iblisler kabul etmez.
Sureti makamdan öte birilerinin.
Birileri o makamdan hiç inmez.
Düşünür deli damgası yiyen gizli akıllılar.
Düşünmeyen akıllı damgasıyla kürsü de öter.
Alışır insan çoğu kez.
Çoğu kez alışır.
Topraktan aldığını, toprağa bulaşınca kirli sayar.
Kirliyken aldığını tertemiz pamuklara sarar.
İsyan eder çoğu zaman inandığına,
Düşünce yardım diler, iyi iken unutur gider.
Çoğu kez alışır insan.
Kendine, derdine, sevgisine, yalanına, huyuna.
Alışır insan kocaman dünyada kimse yokmuş gibi davranmaya.