Aralık…
Kelime köküne baktığımız zaman mesafe koymak anlamına gelen “ara”mak fiili. Peki emir kipi niyetiyle “ara!” denildiğini düşünsek olmak mı?
Oradan bakınca dilbilgisi dersinden çıkamayan biri gibi duruyor değil mi? Aslında değil. Dile dökülmeyenlerin ifade şekli bu bahsettiklerim. Türemiş haliyle 12 aydan en sonuncusu olan, kimine göre bir son, kimine göre ise başlangıçların adımı olan aralık…
Yeni yıl heyecanı için dört gözle beklenen fakat bitmesi için günler, saatler sayılan aralık…
Benden en sevdiklerimi aldığı için asla affedemediğim, hayatımdaki en güzel şeylerle aramı aralık bırakmam gerektiğini öğreten aralık…
Erkenden büyümenin ne demek olduğunu yüzüme bir ayaz soğuğu gibi çarpan ay…
Hayatımdan çıkarmak isteyip fakat asla unutulamayacak kayıplar yaşatan yer…
Kültür ve Edebiyat dergisine bile kendimi ihanet ediyormuş gibi hissettiren, acımı kaleme döktüren yılın sonu…
Yıllardır hiç şaşmadan benden çocukluğumu, gençliğimi, gelecek planlarımı alan bu zaman diliminden tüm Aylaksızlara selam olsun.
Ocağımızın huzur ve mutlulukla tüteceği yeni bir başlangıç temennimle…
Herkese içindeki iyilik kadar bir yıl dilerim.
Yazının sonunu Mahzuni’nin şu sözlerine bağlamak isterim:
Tarlanın taşı çokmuş bu senede böyle oldu
Kara saban çatlatmış bu senede böyle oldu
Tarla sürülemedi ekin derilemedi
Geçen yılın firezi yerde kaldı birazı
Böyle olur bazı bazı bu sene de böyle oldu
Tarla sürülemedi, ekin derilemedi
Emeğim var genede derdim yatar sinede
Umut gelen senede bu sene de böyle oldu
Tarla sürülemedi, ekin derilemedi
Elbistan’ın özünde usanmadım tozunda
Bir zalımın yüzünden bu sene de böyle oldu
Tarla sürülemedi, ekin derilemedi
Her yıl nasıl olduysa bu sene de böyle oldu