Şimdi bir sokak köpeğiyim her daim uçmayı düşünen.
Kaçır küfrümden her şeye rağmen sevdiğim gözlerini.
Zafersiz haykırışlarını duymayayım gece olunca.
Hasretim herhangi bir şeyin iki etmesine…
Yeter ki eksilmeyeyim unutulduğum zaman.
Hiç olmazsa bir misafir gürültüsü duyayım.
Bir cenaze kalabalığına bile razıyım.
Dayan diyorsun, gül diyorsun bana düşsen bile…
Fakat bu düştükten sonra ayağa daha güçlü bir şekilde kalkacağın bir şey değil inan.
Kendi hiçliğinin kaçınılmaz farkındalığı demek.
Var olamamak,
Hiç olmadığını anlamak…
Toprağını kendi tırnaklarınla kazdığın o derin çukurun içine uzanmak,
Gökyüzüne hiç uzanamayacağını anlamak demek.
Kaybedişinin ilanını o en sevdiğin şarkıyla fısıldamak,
Bir adın olduğunu bile unutmak demek.
Bu sürekli baştan başlayabileceğin bir şey değil.
Dalgaların o güzelim yüzünü aşındırdığı bir sahilde büyük bir kaya gibi beklemek,
Kimi beklediğini bile bilmeden öylece beklemek.
Mahallenin çocuklarına anlatacak bir hikâye bulamamak demek.
Büyük bir iştahla vazgeçmek heves ettiklerinden…
Hayatta hiçbir şeyin yerini değiştirmeyecek kadar çok vazgeçmek.
Balkondaki çiçekleri unutacak kadar,
Günleri saymayı unutacak kadar çok vazgeçmek.
Bu bir pazar sabahı seni erkenden uyandıracak kadar güzel bir şey değil.
Hiç olmadı da zaten…
Anlıyor musun?