AYLAK DERGİ

ETHEM ONUR BİLGİÇ

-Türk illüstratör ve grafik tasarımcısı Ethem Onur Bilgiç, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde grafik tasarım üzerine eğitim almıştır. Dünyanın en iyi 100 illüstratörü arasında yer alan Bilgiç, tiyatro, ajans, dergi ve yayınevleri için içerik ve afiş üretmektedir. NTV Tarih, GQ Türkiye, Notos, Sabitfikir, Bant Mag., Skylife, Zero İstanbul, Tempo gibi dergiler için çizimler yapmıştır. Bir dönem İthaki Yayınlarında sanat yönetmenliği yapmıştır ayrıca OT Dergisi’ne hazırladığı kapak MediaCat tarafından 2016 yılının en iyi dergi kapakları arasında gösterilmiştir.

-Sizi ilk defa duyan okuyucularımız için kendinizi tanıtır mısınız? Kısaca Ethem Onur kimdir?

Ethem Onur illüstratör, grafik tasarımcı ve animatördür. Reklam ajanslarına, dergilere, yayınevlerine ve kitabevlerine illüstrasyonlar ve tasarımlar yapıyorum. Bunların dışında sinema ve tiyatro afişleri yapıyorum. Kısa animasyonlar ve reklam animasyonları yapıyorum. İnebolu’da doğdum ve Konya Ereğli’de liseyi okudum. Yakın arkadaşlarımla beraber bir şeyler içip sohbet etmeyi severim. Yeni bir kitap okuduysam, yeni bir film izlediysem bunlar hakkında konuşmak beni motive ediyor. Bu konuda paylaşım yapmak hatta arkadaşlarıma izlediğim şeyleri zorla izletmek ve üzerine tartışmak hoşuma gidiyor.

-Ethem Onur’un çizim yeteneği olmasaydı şu an ne yapıyor olurdu?

Çevre mühendisliği okuyacaktım ben. Belki de çevre mühendisi olurdum. Zaten lise bitene kadar güzel sanatlardan bihaber büyüdüm. Sonrasında tümüyle buraya odaklandım. Herhangi bir şey olabilirdim gerçekten bana hiçbir şey altın tepsiyle sunulmadı. Güzel sanatları keşfedince inat ettim ama ilk sene sınavı da kazanamadım. Sonrasında bir sene daha hazırlanıp Mimar Sinan Üniversitesini kazandım. İnsan hoşlandığı şeyi bulunca inat etmesi gerekiyor. Bu ahşap oymak olur, esnaf olmak olur. İnat edince zaten o işte iyi olmaya başlıyorsun ve sana gelip iş teklif ediyorlar.

-Aldığınız işleri hangi kriterlere göre belirliyorsunuz?

Sonuçta ben illüstratörüm. İllüstrasyonun bir müşterisi vardır. Bizim de briefleri dinlememiz gerekir. Başka insanların tarzında çizmemi istiyorlar bazı işlerde. Hayır, onlara gitmeleri gerekir. Kriter olarak değil ama benim işlerimi gören kişinin “Bunu Ethem yapmış.” demesini isterim. Bir şekilde aynı havayı yakalamak isterim. Ama dediğim gibi briefler değerlidir. Doğru brief almak önemlidir.

-Maddi getirisinin dışında gönül bağı, vefa borcu ile kabul ettiğiniz işler var mı?

Gönül bağıyla yaptığım çok iş var. Özellikle tiyatro afişlerimin bazısı böyle. Tiyatrocular çok zor şartlarda çalışıyorlar. Hem tiyatro afişi yapmaktan keyif alıyorum hem izlemeyi ve paylaşmayı seviyorum. Elimden geldiğince oyunu sevdiysem, kitabı sevdiysem ve kişileri tanıyorsam onlara bir şeyler üretmek istiyorum. Benim motivasyonum da biraz bu zaten. Sevdiğim alanlarda bir şeyler üretmek çok güzel benim için. 

-Kariyerlerinin başında olan genç çizerler nelere dikkat etmeliler?

Fan artlar yapmak sizi ne yapmak istiyorsanız oraya götürür. Bu sayede kendi çizginizi ve alanınızı keşfedersiniz. Ben sürekli kendimi değiştiririm ve bu bana iyi gelir. Farklı fırçalar denemek iyi gelir bana. Tarzından memnun olmamak ve değişip gelişmeye çalışmak iyidir. Arayışın hâlâ devam ediyor demektir. 

-Başaramadım dediğiniz işler oldu mu? Bu duyguyla nasıl başa çıktınız?

Üniversitede bir hocam “En iyi iş, bitmiş iştir.” derdi hep. Bazen kötü işler çıkar. Her zaman 10/10 iş çıkmaz. Öncekilerden daha az iyiyse de kabul edebilmelisin. Doğru iş yapmak yeterli olmalı bazen. Takılı kalınmamalı, devam edilmesi gerekir. Böyle hissettiğim işlerle vedalaşıyorum. En sevdiğim işe bakınca bile sevmediğim noktalar oluyor ama bitirmem gerekiyor. Sonu yok çünkü. Yeni bir işe geçip motive olmaya çalışırım.

-Sanatsal bunalım, art block yaşıyor musunuz? Bu buhrandan çıkmak için neler yapıyorsunuz?

Her şeyi bırakıyorum. Oyun oynuyorum, kitap okuyorum, geziyorum ama sonra zaten sıkılıyorum. Gerçekten en büyük hobim çizim yapmak. Çizim yapmayı hemen özlüyorum. Ara verdiğimde de yaptığım her şeyden besleniyorum. Notlar alıyorum ve üretimimi besliyorum böylelikle. 

-Tiyatro afişleri ürettiğinizi biliyoruz. Tiyatroya özel bir ilginiz var mı? Tiyatro afişi tasarlarken dikkat ettiğiniz şeyler nelerdir?

Seyircinin ilk tükettiği, sokağa taşan bir şey afiş. Afiş çizmenin tabii ki bir matematiği var. Gelenekselciyim bu konuda. Tipografi kullanmayı severim. Ben afişlerimde oyuncu kullanmayı çok tercih etmem ama afişte oyuncu kullanmak istenmesini normal buluyorum. 

-Favori film afişiniz nedir? Keşke ben yapsaydım dediğiniz bir film var mı? 

Back to the Future’un kompozisyonunu çok beğeniyorum. Tolga Karaçelik’in Sarmaşık filmini izlemiştim ve afişini görüp “Ben niye böyle afişler yapmıyorum ya çok güzelmiş.” dedim içimden. Eve geldim, bilmediğim bir numara arıyor. Açtım, “Merhaba ben Tolga Karaçelik, Sarmaşık filminin yönetmeniyim. Yeni filmim için bir afiş istiyorum.” dedi. İçimden, biri benimle dalga geçiyor diye geçirdim. Kimseye söylemedim ki kim benimle dalga geçsin? Sonrasında buluştuk ve anlaştık, şimdi abim diyebileceğim biri.

-Batman’den sonra çizmek istediğiniz, çocukluk bağınızın olduğu bir çizgi roman var mı?

X-Men sanırım. Çünkü küçükken de büyüdüğümde de benim için farklı anlamları olan bir çizgi roman. X-Men’i çizmeyi çok isterim.

-Çevirmenlerden sonra sıra bize mi geldi? Yapay zekâ yerimizi alacak mı?

Evet, çeviri şu an çok iyi durumda ama edebi bir metni benim kültürüme uygun çeviremez. Çeviri benim mizahımı ve ruhumu yakalayamaz. Aynısı çizim için de geçerli. Tüketimi hızlı şeyler için yapay zekânın tasarımlarını yeterli buluyorum. Bir noktada bunu kontrol eden birinin olması gerekir. Yine o materyalleri düzenleyecek ya da komut verecek olan kişinin göz zevki olması gerekir. Bu yüzden korkutmuyor bu durum beni. “Bizim meslek de bitti.” demiyorum. Hatta çok heyecanlanıyorum ve takip ediyorum.

-Neler dinliyorsunuz çalışırken? Neler dinlemekten keyif alırsınız?

Podcast olarak genelde arkadaşlarımı dinlerim; Sungur, Türküsev, Tancan… Haber, klasik müzik, soundtrack… Eskiden izlediğim filmleri açarım arkada dönsün diye. Her türlü müziği dinlemeyi severim. Son zamanlarda Ezhel dinliyorum. Radiohead dinlerim en çok. David Bowie, Nick Cave…

-Favori albüm kapağınız?

Pink Floyd; Dark Side of the Moon.

-Fıstıklı baklava mı, cevizli baklava mı?

Fıstıklı kesinlikle.

-İzlediğiniz en iyi tiyatro oyunları nelerdir?

“Bir Delinin Hatıra Defteri” ve “Şahları da Vururlar”. Erdal Beşikçioğlu’ndan Bir Delinin Hatıra Defteri. Ferhan Şensoy’un Şahları da Vururlar’ı. Şahları da Vururlar’a şimdi tekrar gitmek istiyorum.

-Ethem Onur’un favori dünya kupası hangisidir?

Favori dünya kupam 98, çünkü benim çocukluğuma denk geliyor. En net hatırladığım 98’di ve hem oyunuyla hem müzikleriyle çoluk çocuk hep beraber toplanıp izlemiştik. Fransa’nın şampiyon olduğu ve bizim kahrolduğumuz…

-Çizer arkadaşım Mustafa Sarışahin ve ben Melike Güler, hayranı olduğumuz Ethem Onur Bilgiç ile harika bir sohbet gerçekleştirdik. Yıllar önce 18 yaşındaki bana biri bunu yaşayacağımı söylese asla inanmazdım. Bizimle röportaj yapmayı kabul eden Ethem abiye ve bu fırsatı bize sağlayan canım Aylak Dergi’ye teşekkür ederim. İyi ki varsın Aylak. Yaşasın TİF yaşasın Ethem abi…

SÖYLEŞİ: MELİKE GÜLER VE MUSTAFA SARIŞAHİN

Abone Ol

Yeni sayılarımızdan haberdar olmak için
ücretsiz abone olabilirsiniz.