Uyandım…
Eğildim göğsümü kaldırımın ucuna dayadım,
Kalbimin sert, soğuk bir şeye denk gelmesi gerekiyordu.
Dinledim, sesi çıkmıyordu.
Sırtım insanlara dönük,
Karşıdan, yukarı çıkmaya çalışan sümüklü bir böceği andırıyordum.
Gelirken iz bırakmadığımı düşünüyordum,
Oysa süründüğüm her yer bebek güneşler değdiğinde yeni gelin saçı gibi parlıyordu…
Acımak istiyorum kendime. Kahrolmak…
Ve maruz kalmak duyulmamış işkencelere.
Kalktım zorla on iki omurun onikisi kırık.
Omurgasızım artık…
Ayağımda camdan topuklar.
Dışardan zarif ve gösterişli.
İçerden saplanmış bileğime acılı ve kanlı.
Parmak izlerimi sildim kızgın tavada,
Ya beyin izlerim?
Düşündükçe midem bulandı.
Sahi zehir içen kusturul muydu?