Zaman saçlarında beyaz yaralar açtığında ve mazi peşimi bırakır bırakmaz,
Dizlerini düz bir çizgide güpegündüz yürüttüğünde ve çürüttüğünde ömrünün üçte birini,
Seni unutma fikrinin göğsümdeki kayalara durmadan çarptığı bu uçurumda,
Bilhassa dikenleri avuçlarımı kanatan çoğul çiçeklerle seni bekleyeceğim.
Birdenbire icraatine cesaret verecek cüzi bir cürmün aklını cezbedişi.
Birdenbire ve aheste uyanacaksın bir sabah.
Ölüme sesteş trenler geçtiğinde fikrinin çengelinden ve bütün kuşkularını kurtardığında içindeki kurtlardan,
Dingin bir nehri güldürdüğünde ve küfrettiğinde ağız dolusu,
Küskün bir yakamoz ışıyacak harende ve yakanı bırakacak aydınlık.
Birdenbire ve aheste uyanacaksın bir sabah.
Simsiyah bir çelenk yeşerecek hanende ve Ay tutulacak aniden.
Sen kaygısını duyacaksın yaşlanmanın.
Kemiklerini kemirecek kelepir kehanetler ve ben kırk dört defa kundaklayacağım kamburumu.
Gün geceye kavuştuğunda ya da döngüsünü kırdığında bir yelkovan,
Defolu dedikoduların ipotekli ayıpları arasında methini duyacaksın gitmelerin.
Zıvanadan çıkaracaksın hakiki çıldırışlarını ve çakarlı arabalarla bana haber uçuracaksın.
Bir kadehi ağzından ve bir teraziyi alnından öptüğünde iptidai seyahatler uyduracaksın aklından.
Sana bir bayram sabahı kestirme yollar çalacağım.
Birdenbire ve aheste uyanacaksın bir sabah.