AYLAK DERGİ

ALTAN ERBULAK

KOCA DÜLGER BALIĞI

Yapma be Sait abi… Ne diye, ne diye öldün sanki. Sırası mıydı? Söyle sırası mıydı? Ahbaplığımız altı ayı geçmemişti daha. Ama sevmiştik birbirimizi değil mi?..

            Söylememiştim sana, ama en çok eğri eğri gülüşünü severdim senin. Hep insanlara acıyormuş gibi bakar, ağzını biraz sağa çarpıtır gülerdin. O gülüşünü çizmek istemiştim bir gün. Becerememiş “Sonra yaparım” demiştim. Artık yapamam, geçti değil mi? Geçti artık… Zaten o zaman da “Yapamazsın oğlum” demiştin. Haklıymışsın yapamadım işte…

            Olur mu ya? Böyle durup dururken “Ben öldüm” deyip şaka yaparmışcasına ölmek olur mu? Yok daha neler, bir daha seni göremeyecekmişiz, bir daha Pasaj’da oturup bira içemeyecekmişiz, yağmur altında dolaşamayacakmışız ha? Daha neler…

            Şaka yapıyorsun değil mi? Yine kapıyı açıp içeri girecek şapkanı ve pardösünü çıkarmadan oturacak, tatlı tatlı somurtacak “Boş ver yahu burada bu kalabalıktan sıkıldım, bir iki haftaya kadar Burgaz’a gitmeli” diyeceksin. Sonra bir şeyler olacak biz kahkahalarla güleceğiz, sen eğri eğri güleceksin ve birtakım adamlara kızacaksın. Bir yere gidip gelecek, neşeleneceksin. Cebinden bir şiir çıkarıp okuyacaksın. Ben, “Valla çok güzel” diyeceğim sen, “Atma ulan” diyeceksin ve ağzın eğrilecek, insanlara acıyı vereceksin. Birden, uykum geldi diyecek ve ne olursa olsun gideceksin. Sonra ertesi gün başlayacak.

            Başlayacak da ne olacak. Bir gün öleceksin. Habersiz. Bir şeyden sıyrılır gibi… “Hidayeti de” cebinde beraber götüreceksin. Biz, inanmayacağız. Öyle şey olur mu diyeceğiz. Sait Faik ölür mü diyeceğiz. Ölümlü dünya diyeceğiz. Daha dün beraberdik diyeceğiz iyi adamdı diyeceğiz. Ağlamak isteyeceğiz. Bütün bunlara aldırmayacaksın ve yağmurlu bir gün seni de… Olur mu be Sait abi? Ayıp ettin valla.

            Biri, “Çok üzüldüm iyi hikayeciydi” dedi senin için. Lafa bak. İyi hikayeci imiş de onun için çok üzülmüşmüş… Daha çok üzülsen veya hiç üzülmesen ne olur. Sen olsaydın böyle derdin. Biz başka bir şey derdik, sen yine bir şeyler söylerdin ve böylece seneler son rakamlarını değiştire değiştire geçer giderdi. Ama yoksun artık değil mi? Yoksun… Söyleyemezsin bunların hiçbirini, konuşamayız artık seninle. Anlamıştım zaten, Allah bu kadar haksızlığa dayanamazdı ki. Ben, parmak kadar çocuk, seneler senesi arkadaş olacak değildim ya…Haksızlık bu! Keşke ben de o adam gibi yalnız “İyi hikayeciydi, öldüğüne üzüldüm” diyebilseydim. Seni hiç tanımasaydım.

            Koca Sait Faik, koca Dülger balığı, karaya vurdun, öldün değil mi… Yapma be Sait abi.

12/5/954         

S/S Samsun

Abone Ol

Yeni sayılarımızdan haberdar olmak için
ücretsiz abone olabilirsiniz.