YILDIZ KENTER ANISI
Muhtemel 1998 yılıydı, İstanbul Devlet Konservatuarında ikinci sınıf olmuştuk. Çok keyifli yedi kişilik bir ekibimiz vardı. Sınıf arkadaşlarımızla gerçekten çok uyumlu, çok eğlenerek derslerimizi yapardık.
Sahne dersi için ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’ oyunundan bir kolej hazırladık. William Shakespeare’in bu eğlenceli, keyifli oyununu kendi başımıza baştan sona yaratmaya çalıştık hatta oyunları özel çalıştık, mizansenleri özel çalıştık. Çok etkili, çok eğlenceli olsun diye çok uğraştık ve bununla birlikte dekor için de özel bir çalışma yaptık. Ormanda geçen bölümleri var hikâyenin bunun için gidip dışarıdan ağaçlar, yapraklar, dallar bulduk bütün sahneyi süsledik. Kostümlerimizle birlikte baştan sona bir prodüksiyon gibi çok hevesli müsamere gibi sahneye çıktık oyunumuzu oynadık. O kadar çok çalıştık, o kadar çok özendik ve keyif aldık ki gerçekten müthiş bir heyecanımız vardı. Oyunumuzu oynadıktan sonra çok beğenileceğini düşündük. Yıldız Kenter Hoca’mız oyunumuz bittikten sonra sahne dersinde hepimizi topladı. Biz de merakla “Oyunumuzu nasıl buldunuz Hocam?” dedik. Hoca bize çok güzel bir cevap verdi dedi ki “Çocuklar dekor çok güzeldi.” (Gülüşmeler) Sonra oyunu asıl nasıl oynamamız gerektiğini detaylı bir şekilde anlatmıştı. Bizim adımıza da şöyle bir oyunculuk öğretisi olmuştu; biz çok inanmıştık, her şeyi çok iyi biliyoruz zannetmiştik ama aslında dekor, kostüm, teknik, ışık, müzik, efekt değil sahnede sadece oyuncu oynar. Bunu öğrenmiştik o gün ondan sonra oyunlarımıza çok daha fazla özen göstermeye başladık. Yıldız Kenter Hoca’mızı saygıyla, sevgiyle ve rahmetle anıyorum emeği üzerimizde çok büyüktür.