AYLAK DERGİ

CAHİT IRGAT

ANCAK TANRI YARATIR

Kim bilir nice kabiliyetleri yok etmişsindir, bilerek bilmeyerek… Ben de o gelenlerden biriydim, 1935’te… Neye yok etmedin?.. Bir şeyler vardı değil mi bende tiyatro için…

Bugünkü durumuma sen düşürdün beni!.. Sen aktör ettin.. Aktörlüğün anahtarlarını ilk sen verdin. Oyun sanatının anahtarlarını sen verdin bana.

Tiyatromuzun ilk kilometre taşı sen. Tiyatromuzun son kilometre taşları arasındayım… HAZIM’lar, TALAT’lar ve BİZ, ve sonra TÜM… 

1935’lerde yağmurlu bir sezon başı Rusya’ya gidiyordun.

-Bu çocuğa göz kulak ol, dedin büyük aktör Küçük Kemal’e benim için. Nice yağmurlar yağdı o günden bu yana… Ben buysam bugün, o gün rahlene diz çöktüğümdendir.

Seni tanırım sanırlar…

Tanımazsın kolay…

Otuz beş yıl önce tanıdım sen büyük insanı…

Seni tanıdım sanırlar, öylesine kolay değil tanımak…

Bilirler mi büyüklüğünü?.. Bilirler mi senin açken aç insana aç olduğunu?.. Cebindeki son kuruşa kadar Pamuk İsmail v.b. aktörlere verdiğini? Karlı bir günde sırtındaki paltonu çıkarıp bir oyuncuya verdiğini? Bilirler mi nice yoksulun kapında beklediğini? Ve onlara yetiştiğini? Bilirler mi Lüleburgaz’dan gelen beni aktör yaptığını?

“Hassas” değil mi dediklerim? Hassas ama gerçek… Seni herkes tanıdığını sanır. Bence tanımaz. 35 yıldır tanıyorum hocam seni, ben tanıyamadım… Sen iki gözü iki çeşme hassassın sırasında… Hassas… Sırasında taş… Sırasında şövalye… Mağrur…

İnsan böyle tanınmaz… Zaten büyük, evet büyük anlatılmaz… 

Seni görünce hep, bir yüce ağacı hatırlarım:

“Silkelemeyin, gözyaşıyla doluyum.”

Ancak tanrı yaratır, ancak şair yaratır, diyen eski Yunan gibi, tiyatroyu sen yarattın Türkiye’de, malum… Öyleyse hemen heykelini dikmeli… Nereye mi? Şimdilik Ankara’da Büyük Tiyatro önüne… Ve İstanbul’da Kültür Sarayı önüne…

Olur mu? Olur… Olmayacaksa, olacak…

Yalnız senin değil, senin gibi bazılarının da…

Bana adamlığı öğreten adam, ellerini öperim.

CAHİT IRGAT

Abone Ol

Yeni sayılarımızdan haberdar olmak için
ücretsiz abone olabilirsiniz.