Gün. Apar topar merdivenleri iniyorum. Apartmanın dış kapısını hızla açıyor ve koşar adımlarla yürüyorum. Neden? Ne için bu koşturma? Bir yere geç kaldığım da yok. Hiç bilmiyorum. Evden çıktığım anda yarışım başlıyor sanki. Düşüncelerimden kaçmıyorum aslında, düşüncelerime kaçıyorum. Bedenim yorulursa zihnim de yorulur, yoruldukça dolar ve taşar umuduyla tüm Ankara’yı yürüyorum sanki. Gün. Gün. Evet, güne başladık.
Buradan ana caddeye on beş dakikada yürüsem… Durağa vardığımda yirmi dakika otobüs beklemiş olacağım. Bekleyemem. Yürüyelim. Her sabah bu hesaplamaları; aynı sayılarla, aynı kaygılarla yaparken zamanla olan kavgama odaklanmadan yarasız beresiz, burnum bile kanamadan sağ çıkıyorum. Ne kadar iletişim bozukluğu dolu bir kavga bu! Ne ben onu dinliyorum, ne de o beni dinliyor. Varlığını yoksaydığım, “Durursam ne olur? Herhalde ölürüm.” deyip elimin tersiyle ufacık bir hamleyle ittiğim sevgili zaman… “Sevgili günlük” gibi sevgili zaman. O zaman:
Sevgili zaman,
Evden çıkışım-eve dönüşüm-evden çıkışım ve eve dönüşüm diyerek seninle güzel çemberler çizip her an yeniden başlayabiliyorsak nedir senden korkmamın sebebi? Çok özlediğimden mi? Yok yok, bu o türde bir mektup değildi, derken “Yayaları da vururlar” kırmızısıyla burun buruna geliyorum. Kıvrımlı yol, genişçe kaldırım, ardında çimlik bir alan -uzunca bir alan- karşı kaldırımda sağdan sola doğru akan iki insan, birbilerinden en fazla beş metre uzaklıktalar. Ağaçlar. Şehrin ortasında ne çok ağaç var, gülümsüyorum. Yaprakları iri iri ağaçlar, dalları sarkmış ağaçlar, tomurcuklanmış ağaçlar, yaşlı gövdeler ve çimen. Kaldırım kenarlarında sadece var olmanın müthiş gururuyla açmış çiçekler var. Çocukken betonun incecik olduğunu ve çiçeklerin uykusunun kaçtığını zannederdim. Yeşil!
İnsan bacaklarına kara sular insin diye uğraşır mı? Uğraşıyorum işte. Zaman geçtikçe etraf kalabalıklaşıyor. İnsanlar vızır vızır akıyor. Hepimizde aynı yüz ifadesi mi var acaba, diye düşünüyorum. Gülüyorum istemsizce. Hayır, “iş hayatı işte” veya “biz çok yorulduk.” klişesi değil; hepimiz düşünürken aynı görünüyoruz sanki. Dudaklarımız hafif öne büzülmüş ve kaşlar hafif mi hafif kıvrılmış. Uyuyan bebeklere benziyoruz. Ne garip! Aa bir de ellerimiz! İnsanın elleri hep çocukluğunu ele veriyor. Sahi ellerim nasıl görünüyor acaba? Onlar da kaçıyor mu? Onlar da işaret parmağını kaldırıp zamana “cıs!” diyor mu? “Ay!” Korna sesleri ne ürkütücü! Büyük ihtimalle amacı o, benimki de laf. Neyse bugün de bir arabaya yol vermiş olalım. Ne olur ki? Ellerim… Ellerim diyordum. Onlar da “haydi haydi!” diyor mu? Ayası güçlü, üstü ise bir annenin eli gibi. Parmaklarımsa dokuz yaşında kalmış sanki; merak ediyor, karşı çıkıyor ve kendini kanıtlamaya yeni yeni başlıyor gibi. Ellerim hiç “cıs!” demiyor. “Haydi, haydi!” de demiyor. Ellerim hiçbir şey demiyor. Sadece kendi halinde yaşıyorlar. Yaşıyorlar, gözlemliyorlar ve şahit oluyorlar. Ellerim ne kaçıyor ne de kavga ediyor. Ellerim havada el kızartmaca oynuyor. Ellerim dokuz yaşında kalmış değil, kalmamaktan da hoşnutsuz değil. Öylece.
-Hanımefendi pardon! Pardon hanımefedi! Geçebilir miyim?
-Hı? Tabi, kusura bakmayın.
Kusura bakmayın durmakla meşgulmüşüm. Ellerim beni alıkoymuş. Çünkü çoktan gelmişim varış noktasına ve daha 15 dakika varken. Durup bekleyeyim bari, demişim. Durup bekleyeyim.
Miray Kotil
Instagram kullanıcı adım: miraykotil_
Kısa Özgeçmiş:
Güzide Miray Kotil. 1998 yılında Antalya’da doğdu. 2015 yılında Küçükçekmece Gazi Anadolu Lisesi’ni dereceyle bitirip Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü kazandı. Lise döneminde başladığı oyunculuk eğitimine Ankara Akademi Sanat Tiyatrosu’nda devam etti. 2018 senesinde profesyonel oyunculuk yapmaya başladı. Aynı sene drama eğitmeni asistanlığı yaptı ve drama eğitmeni olarak dersler vermeye başladı. Pek çok projede reji asistanı olarak görev aldı. 2020 yılında The Lots Works adlı prodüksiyon şirketinde senaryo ve yapım asistanlığı yapmaya başladı. 2020 yılında Avrupa Delegasyonunun açmış olduğu “İnsan Hakları Kısa Film Yarışması Senaryo Atölyesi”ne katılmaya hak kazandı ve “Fısıltı” filmiyle finalist oldu.