Kanım çatladı, gözlerim cehennemin dibi…
İçimde hiç geçmeyecek trenleri, vapurları ve hatta uçakları bekleyen bu güruha sesleniyorum:
“Kalbim kırılacak sıkı tutunun!..”
Kirpiklerini avuçlarıma koy birlikte yitip gidelim buralardan.
İçimden bu dünyaya sığmamak geldi.
Anlatamam nasıl.
Bak bir çocuk daha ölüyor sonuncusu ölmeden biz ölelim.
Söküp alsınlar içimden bu yangını…
Suçum yok bu şiir bırakmıyor yakamı.
Saçlarına düşen baharları sayıkladım, çevir dünyayı bak yüzüme.
Beni kambur bir ağaca benzetiyor bizim mahallenin çocukları,
Haklılar; daha o anda haklı olmak beş yaşına basıyor.
İnsan kalan yanlarıma batıyorum üstelik.
Şimdi düşününce canım da acıyor.
Beni bir mendil gibi bağlıyorlar kayan bir yıldızın dalına
Gökyüzünü paylaşacağız seninle,
Geceyi tam ortasından yırtacağız!
İçime döndükçe evimi kaybediyorum bu kuytularda.
Uyudun diye kuşlar nefesine kondular,
Gözlerin inadına lacivert, suçu yok denizlerin.
Dudaklarının kıvrımını gördüm yamalı bir gökyüzü taşıyan penceremden.
Benim yerimde olsan gidemezdin.
Tırnaklarımın ucunda duran insanları kovalıyorum.
“Eyvah dedi kulların, yer kırılacak sıkı tutunun!”
Alamıyorum gözümü yüzünden.
Ölümümdür bu benim.
Ey aşk, mezarımı çiğnersen dişlerin kırılsın!
Bu son kavgamdır…