AYLAK DERGİ

ÜMİT ERDİM

2002’nin sonu. Gezegendeki 17.yılım bitmek üzere.

 Lise son sınıftayım. Hayat Bilgisi görüşmesinden geçmişim.

Okuma provaları başlamak üzere. 19 Şubat 2003 yayın tarihi vs. 

Tuhaf, tanımlayamadığım bir heyecan var. Neyle karışılacağım hakkında fikrim yok. Profesyonel bir ortam, televizyonda yayınlanacak bir şey vs. derken tanışma ve okuma provası için çağırıldım.

Kalabalık bir toplantı odası, bütün oyuncular orada. Ben tam korkak tavuk. Şişman ergen çocuk.

Gördüm Perran Hanım’ı. Gözüm kamaştı derler ya aynen öyle bir durum. Manyetik bir alan oluşturmuş sanki kendine çekiyor insanı. Sesim titreyerek bir merhaba dedim, aklımda nasılsınız diye sormak var ama nafile ikinci kelime çıkmadı, olmadı. 

Hoş geldin güzel yavrum dedi. Gerçekten annem sandım.

Sayfa sayfa yazabilirim buraya, saatlerce anlatırım size. Tanışmayı atlattık derken ilk çekim için karşılıklı sahnemiz var setteyiz. Sınıfa ondan sonra girdikten sonra ‘özür dilerim’ hocam deyip ‘hoca camide’, geç yerine’ şeklinde olan fırçamı yiyip sırama oturmam gereken bir sahne. 

Provası yapıldı kayıt kısmına geldik. 3-2-1 kayıt. Ümit gir içeri.

Girdim tabii ama repliğimi söyleyemiyorum. Öyle bir bakış ve duruş var ki karşımda gerçekten Afet Hoca diye birisi var ve ben gerçekten Arif’im sanki. Ağzım burnum düğümlendi.

Sette ölüm sessizliği, kayıttayız, konuşmam gerekiyor ama konuşamıyorum.

Bir, üç, beş derken on birincide söyleyebildim repliğimi. Bana gülerek bir sarıldı, bir bağrına bastı… 

O gün bugün annem oldu beni bırakmadı. 18 yıldır hiçbir doğum günümü atlamadı, nikah şahidim oldu. Ben de onun ‘bal gözlü’ oğlu. 

Ellerinden öpmeye doyamadığım annem, bu sektörde sette nasıl davranılması gerektiğini bana öğreten, bana iş ahlakını ilmek ilmek dokuyan, karşısında onu hayran hayran izlemekten küçücük yeteneğimle oyunculuk yapmakta zorlandığım, dünyaya sığamayacak kadar büyük bir kadın o.

İyi ki onun dizinin dibinde başlamışım. İyi ki sete girmeden önce bana elleriyle yaptığı un kurabiyelerini yedirmiş. 

O yüzden kimse kusura bakmasın, bugünlerde sete alkollü gelen, çalışanlara hakaret eden, egosunu tatmin etmeye çalışan sözde çok ünlü ve çok itibarlı arkadaşlara hayatlarında başarılar diliyorum.

Sevgi ve saygı arasındaki farkı anlamadan bu dünyadan göçüp gidecekler.

Unutmamalılar ki saygıda riya vardır. Sevmediğiniz birine saygı gösterirsiniz katlanırsınız.

Ama insan sevdiğini üzmek, kırmak istemez. neyse duygusal başladım konu dağıldı. 

Abone Ol

Yeni sayılarımızdan haberdar olmak için
ücretsiz abone olabilirsiniz.