Ellerimiz dokunabilir mi zamana?
Avuç avuç biriktirip geleceğe atabileceğimiz.
Bir duman kokusunda kesişebilir mi yollarımız?
Bir çıkmaz sokağın sonunda kavuşabilir miyiz?
Yalnızlık tanrı kadar büyük mü acaba?
Ya da düşüncelerimizden kaç gram daha ağır yalnızlık?
Aynı tartıda eşit davranabilir mi duygularımız?
Konusu ya da devrik cümleleri olabilir miyiz bir romanın?
Kâinat kadar derin mi kalbimiz?
Yüreğimiz kaç ana yüreğinden daha masum?
Birbiri içine geçmiş kaç düğümlü düşüncemiz var çözemediğimiz?
Sanrı zannettiğimiz kaç gerçek yatıyor içimizde?
Ya da kaç gerçeği saklayabiliriz gözlerimizden?
Vicdanımızı ölçebilir miyiz en adaletli koridorlarda?
Kaçımız vurabilir ilk tokadı kendine?
Dokunsak bizi de sonsuzluğuna alır mı zaman?
Zamanın da bir zamanı var mıdır acaba?
Hangi döngünün içerisindeyiz bilen var mı?
Kaç kişi armağan etmeye cesaret edebilir beden mektubunu tanrısına?
Açıp okuyabilen kaç kişi var bedenini?
Tanrıya arz edilebilecek nitelikte mi?
Kandırabilir mi bir ömür insan kendini?
Aşk sadece iki kişilik mi?
Bütün dünya insan için yaratılmış olamaz.
Evren bu kadar kötü insanı nasıl olur da kusmaz?
Bir insanın suçunun bedelini yine bir insan belirleyebilir mi?
Gücün her türlüsü kötü değil mi?
Deli bir varlık sahi kimin eseri?
Akıllı kalmak marifet mi?
Bunca sorunun cevabı yine insanın kendisi değil mi?