AYLAK DERGİ

GÜN-SEVGİLİ ÇOCUKLUK GÜNLÜĞÜ

Gün. Şimdi… Bugün ben neler yaptım? Eski günlerdeki o planlılığımı yakaladım ve yine yapılması gereken bir sürü şeyin üstünü çizdim. Büyük huzur! Büyük rahatlama! E-postayı gönderdim, kahvaltı yaptım, birtakım tasarımlar yaptım, düzenlemeler yaptım. Ve -nihayet- odamı temizledim. Dün çalışma masamı düzenlemiş olmak, bugün işlerimi epey kolaylaştırdı. Hiçbir şeyi sıkıştırmadan her şeyi kendi zamanında yapmak, yapabilmek huzur verici. Sevgili dostumun da dediği gibi “İnsan odasını toparlayınca hayatını da toparladığını zannediyor.”. Öyle ama zannetmenin ötesinde…

Dün kendi kendime “Yapmam gereken bir sürü şey var ama hiçbirini yapamıyorum.” derken tembel miyim, teslim miyim yoksa yine yalan dolan mıyım sorularını rozet gibi taşıyordum. Hâlbuki bir haftaya yaydığım “yapılması gerekenler listesi”ndeki her bir maddenin bir gün içinde üstü çizildi. Kışlıklarımı yerleştirdim ve odamı temizledim.  Bugün ben çok şey yaptım ve hiçbir şey yapmadım. Belki de ‘hiçbir şey yapmadım’ın arkasına gizlediğim şey odamı toplarken bulduğum çocukluk günlüğümdü. İlkokul arkadaşımın bana beş kuruşa sattığı resimli yapıştırma yapıştırılmıştı üzerine. Okuyan gelecekteki ben, olur da geçmişteki kendimin okul numarasını ve sınıf şubesini unutursa diye ilk sayfanın sağ üstüne yazılıydı künyem. Her gün hiç üşenmeden günlük tuttuğumu fark ediyorum sayfadaki tarihleri ve günleri takip edince. Her gün heyecanlı bir şey yaşanır mı canım? Değil mi, sevgili gün! Yemekhanede çıkan yemeği sevmeyişim, sınıflar arası yakan top maçını kazanmamız, matematikte “bölmelere kavuşmak”, yan sınıfa yeni gelen Avusturyalı çocuk, anneme sinirlenişim -ama hemen geçermiş-, anneannemle oynadığımız “türkü söyleme oyunu”, balkonda dedeme hikâye kitabımı okuyuşum ve ve ve… Sonra birkaç sayfa atlayıp bir sırrı hatırlar gibi açtım o sayfayı. Gelecekteki kendime düştüğüm bir not. Nasıl bir “büyük” olacağımın hayalinin ardından gelen,

Sevgili ben,

Çok büyüyünce de günlük yaz, olur mu?

Not: Havuç suyu içmeyi çok seviyorum.

Günlüğün beş kuruşluk resimli yapıştırıcılı kapağını kapatırken hiçbir şey düşünmedim, her şeyi unuttum. Belki havuç suyu içsem hatırlardım. Etrafıma baktığımda odam topluydu artık.

Bugün yapılması gerekenler tamamlanmıştı. Maddelerin üzerini çizmek kendime verdiğim sözlerin kanıtıydı. O günlüğü yazan kendimle bakıştık, ben “çok büyümüş” hâlimle yine listeme bakarken.

Sevgili Gün,

            İnsan en çok kendine verdiği sözleri tutunca mutlu oluyor.

            Not: Havuç suyunu hâlâ çok severim.

Abone Ol

Yeni sayılarımızdan haberdar olmak için
ücretsiz abone olabilirsiniz.