Tam yüz yaşına bastım bugün.
Ruhi’nin kapısını çalabilirim ansızın.
Lakin aklım çürüyor ıstıraptan.
Karşıma her çıktığında ayaklarımı dünyanın tavanına çiviliyor gibisin.
Adım atsam kıyamet kopacak.
Yine de kanımı ısıtıyor seni özlemek.
Soyadı Mücerret, bilmem hatırlar mısın?
Hayli asabi biri yaşadığı müddetçe.
Seni düşünmek onu anlamama yardımcı oluyor.
“Vallahi bu evrenin alnından öpeceğim öldüğüm gün.”
Yine de ömrümü uzatıyor seni sevmek.
Yüz yıl geriye gitmek vardı şimdi.
Saçlarına panayır ışıkları tutturmak vardı.
Sana çok pembe yalanlar söyleyip yüzünün çukurlarına bakmak vardı.
Şimdi yeniden doğmuş olmak vardı.
Biliyor musun insan geleceğe bakıyor seninle.
Kaç yaşında olduğumu unuttuğumu sanmıştım.
Kapattığın kapının ardındaki cehennemde sanki her seferinde son nefesimi alıyorum.
Ruhi’nin de aklını çelebilirim eğer yaşıyorsa.
Yine de biraz öldürüyor seni bilmek.
Birkaç yüz yıl daha geçmiş olacak bir sabah uyandığında.
İlk kez yeşerdiğini göreceksin yıldızların bile.
Dünyanın tavanından aklına düşeceğim.
Yanımda Ruhi olursa onu benim için de öp mutlaka.
Çünkü insan utanıyor seni görünce.