Ah! Senin o vakur adam duruşların,
Büyümüş taklidi yapışların…
Yüzündeki izler,
Çocuk gözlerine sakladığın hayalbaz kuyuların…
Yok mu hani gelse elinden kaçacağın köşe bucak saklambaçlar?
Bilirim istemezdin sobelenmeyi.
Bilirim çok bekledin sığındığın rıhtımlarda kırgınlığından öpülmeyi.
Babana küsüp gömüldüğün it ölüsü gibi ağır soğuk yorgan altları
Ve yaz gecelerinin en cırcır böcekli vaktinde gelen karabasanları…
Bilirim, anlatmasan da gecelerce okurum seni
Gelsin şeb-i arûs; söz, ömürlerce dokurum seni!
Daha var, daha vakti var, daha çok var!
Belki yok, belki hiç/çok, belki de hemen koşmalıyım kollarına!
Korkarım ölüm bile beklemeyecek bizi yarına
Haydi kalk!
Derlemeli gün doğmadan ne lazımsa
Ve gelip sokulmalısın artık vefasız uykularıma.
Toparlan!
Bitir bu gurur mevsimini,
Kaldır kara kışlıkları.
Yâr, geldim ben!
Rüyalarımıza hazırla
Göğsümde karşılayacağın kuşlukları.