AYLAK DERGİ

DİKMEN GÜRÜN

Yıllar Öncesinden Bir Biyografi

            Bu yazı, Haldun Taner ve Münir Özkul tarafından kurulan Bizim Tiyatro‘nun, Haldun Taner’in yazdığı, Çetin İpekkaya’nın sahneye koyduğu ve Münir Özkul’un Tomas Fasulyeciyan, George Dandin, Yorgaki Dandini, Himmet Ağa rollerini üstlendiği, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı adlı oyun (facia komedi tuluat – 3 fasıl) vesilesiyle Ekim 1969’da yayınlanan “Bizim Tiyatro” Dergisi’nin 2. Sayısından alınmıştır. Bu yazıyı arşivinden çıkarıp veren Dikmen Gürün’e teşekkürler.

Münir Özkul İstanbul’da, Bakırköy’de doğdu. Bakırköy, Pertevniyal, Hayriye, Ticaret, Yüce Ülkü, Vefa, İstanbul Lisesi, yine Hayriye, yine İstanbul Lisesi’nde okudu. Bu sonuncusundan mezun oldu. Liseden nefret edişine sebep bir öğrenciye haksız yere hakaret eden bir kimya öğretmeni olmuştu. Onun derslerine ilk boykotunu yaptı. Sonra bu boykotu genelleştirdi. Pertevniyal Lisesi Şehzadebaşı’na yakın olduğu için sinema ve tiyatrolarla ilk ilişkisi oradan başladı. Ortaokulu bitirdiği yıllardaki günlük programı şöyleydi: Her sabah Bakırköy’den kalkar, 9:30’da dublaja giden Ferdi Tayfur’un evden çıkıp arabaya binişini izler. Oradan Tepebaşı Dram ve Komedi sanatçılarının provaya gelişini seyreder, oradan Nuruosmaniye Kütüphanesi’ne gidip 6065 numaralı Akbaba ciltlerini karıştırır, 11:30 seansından itibaren de Hilal, Milli gibi sinemaların seanslarını takip eder, bazen günde beş film gördüğü olur. 16:32’de talebe treniyle Bakırköy’e döner, gece kız kardeşini kandırıp bazen iki film de gece görmek imkanını bulurdu). Sahneye ilk olarak Turhan Göker’in yönettiği Bakırköy Halkevi’nde çıktı. O tarihte on beş yaşındaydı. Yedi yaşından beri oyunlarını izlediği Naşit’e büyük hayranlık duyuyordu.

Daha sonra Ses Tiyatrosu’nda operetlerde oynadı. Küçük Sahne’ye geçişi hayatının büyük bir dönüm noktasıdır. Ciddi tiyatro disiplinini ilk olarak orada, ustası Muhsin Ertuğrul’dan öğrendi. Fareler ve İnsanlar’da oynadığı küçücük Karlson kompozisyonuyla derhal ilgi çekti. Halk onun sahne sempatisinin hemen farkına varmıştı. Küçük Sahne’de unutulmaz oyunlar oynadı. Hele kendisinin Auguste, Heyecan Başaran’ın Isabella rolünü oynadığı Arpa Ambarı’nda sade düzeyde bir güldürü oyuncusu değil, derin boyutlu gerçek bir sanatçı olduğunu belgeledi. Türk seyircisine o zamana kadar görmeye alışıkolmadığı seviyede bir oyun sundu.

1960’ta Vasfi Rıza Zobu’nun davetiyle Şehir Tiyatrosu’na girdi. Bir yıl sonra Ankara Devlet Tiyatrosu’na geçti. Daha sonra İstanbul’a geçerek Bulvar Tiyatrosu’nda Sevgili Gölge, Generalin Aşkı, Leyleğin Ömrü gibi oyunlar oynadı.

1962-1967 arası bu büyük kabiliyetin unutulur gibi olduğu yıllardı. Alkol zehirlenmesi yüzünden uzun tedavilerden geçti. Beş yıl boyu sinir kliniklerinde tedavi gördü.

Herkesin ondan umudu kestiği anda o kendinden umudunu kesmemişti. Kendine en büyük yardımın yine kendinden geleceğine inanmıştı. Süleyman Velioğlu’nun yardımıyla marazının köklerine indi. Ve sanat gücünü sıfıra indiren bütün alışkanlıklarından kökten kurtuldu. Bu karanlık yıllarının en büyük desteği eşi Suna Selen’le Dr. Süleyman Velioğlu oldu.

Sahnedeki zaferlerini bile gölgede bırakan bu hayat zaferinden sonra Altan Karındaş kendisine Sasafara Yolları‘nda bir rol verdi. Bu, Münir’in sahneye yeniden doğuşuydu. Kanlı Nigar’la İlhan İskender Armağanı’nı aldı. Bizim Tiyatro ile sanat hayatının olgun ve verimli yeni bir dönemine girmektedir.

Abone Ol

Yeni sayılarımızdan haberdar olmak için
ücretsiz abone olabilirsiniz.