AYLAK DERGİ

AKŞAM SEFASI

Didem Madak’a 

küflü turuncu duvar ve saksıda akşam sefası 

koskoca bir incir ağacı, ocağa dikilmiş belli

annemin yorgun sesi her defasında tavlar beni

kandırırım onu, oysa hiç sulamam çiçeklerini

sırra kadem basmış aşklarımı hatırlatır bana onları sulamak

başkaları çiçeklenirken benim sarmaşığım zehir saçar terlemiş kalbime

ne tuhaf, çamaşır asarken de ağlamaz ki insan

o kapkara gözlerimi bembeyaz çarşaflara siler intikam alırım ben de işte

uzaktan beni izleyen kediler güler bana peh!

olur olmadık yerlerde ağlamamayı öğrenmek şimdi ilk işim

en önce de seni izlerken dolmayacak gözlerim

ben yaparım dedim mi yaparım 

güldürmem kendimi kimseye

şimdi biraz gidip asma yaprağı toplayayım

ağlarsam da kuşlar gülsün bu sefer 

onlara da gülmeyi öğretmişsindir

keşke gitmeden önce 

bana da öğretseydin şu mereti

ama inanmazsın

bazan öyle gülüyorum ki 

yaşlar geliyor gözümden

o zaman akşam sefaları bile gülüyor bana

Abone Ol

Yeni sayılarımızdan haberdar olmak için
ücretsiz abone olabilirsiniz.