AYLAK DERGİ

EVA SELİN & ORKUN GÖNTEM

SÖYLEŞİ: İLAYDA BUSE UYAR

  1. Tamu” bizlere ne anlatıyor; hangi dünyaya davet ediyor ve neleri konuşuyor? Girizgahı sizden dinlemek okurlarımız için çok daha saydam bir yol olacaktır.

Selin: Mitoloji ve modern insanın birleştiği; ürkütücü, haz dolu ve adrenalini yüksek bir hikâyeye başlıyoruz!

Orkun Göntem: Dokuz bölümlük, birbirinden bağımsız ama bütününde Erlik Han’ın bizimle uğraştığını gösteren bir animasyon dizi olacak Tamu. Modern insanın anlam arama çabasını Türk mitolojisinden karanlık motifler kullanarak anlatıyor. Mitolojik varlıkların hâlâ aramızda olduğunu, başımıza gelen olayların sebeplerinin bu varlıkların bize olan etkileri olduğunu iddia eden bir proje Tamu. Ayağım takılsa yere düşsem sakarlığıma yormak ya da belediyeye suç atmak yerine bir canavarın benimle uğraştığına inanmak gibi. 🙂

  • “Tamu” hangi tarafından tutarsak tutalım, cesareti gerekli kılan bir iş. Bir yetişkin animasyonu! Azınlığın içinde bir azınlık. Bu işe sizi yüreklendiren neydi?

Selin: ‘Yapılamayacak’ olanı yapmak sanırım. Orkun projeden bahsettiğinde, daha önce hiçbir örneği olmadığı için biraz tedirgin oldum, sonrasında bu yüzden aslında hiçbir kuralı da olmadığını düşündüm. Yani sektörce belirlenmiş bir ‘How to do it’ metodu da yok. Dezavantaj bir anda avantaja dönüştü ve kendi yolumuzu icat edebildik. Bugüne kadar sektörde kime anlatsam ‘Türkiye’deki bu yüksek bütçelerle animasyon imkânsız’, ‘Bu ülkede yetişkin animasyon izleyen yok’ sözlerini duydukça bıyık altından gülümseyip doğru yolda olduğumuzu anlıyorum. Tabi ki yeni şeyler yapmak insanda adrenalin ve dopamin hormonlarını çokça aktive ediyor. 🙂

  • Animasyon sektöründe yetişkinleri hedef kitlesine dahil eden yapımları pek sık görmüyoruz. Hatta bu işi ilk kez bir Türk yapımcıdan duyduğumu söyleyebilirim. Sizce animasyon sektöründe yetişkinlere hitap etmek zor mu?

Selin: Yetişkinlere yönelik birçok animasyonun uluslararası popüler olduğunu, fanlarının olduğunu biliyoruz. The Simpsons ve Rick and Mort aklıma ilk gelenler. Normal çekilmiş bir film ve diziye göre daha dezavantajlı bence. Çok daha iyi kurgulamak, ince diyaloglar geliştirmek gerekiyor. Kısaca daha zeki düşünülmüş ve keskin planlanmış bölümleriniz olmalı bence. Türkiye’de yetişkin animasyon izlenir mi? Tutar mı? Hiçbir fikrim yok. 🙂 Yapacağız ve göreceğiz. Hiçbir ilk en mükemmel değildir, biz yaptığımız projeyle Türk yetişkin animasyon janrını geliştirmek, önünü açmak ve daha çok işin yapılmasını sağlamak istiyoruz öncelikli olarak, sonrasında bizden çok daha kaliteli işler yapılsın dilerim ama bir pazara ilk giren tabi her zaman avantajlıdır. 🙂

Orkun:  Açıkçası animasyon sektörünü Tamu için çalışmalara başlayana kadar kulaktan dolma bilgiler hariç pek bilmiyordum. İçine girdiğimizde de aslında herkesin gözümüzü korkuttuğu, bir canavarmış gibi bahsettikleri bir sektör oldu animasyon, zor ve pahalı olması sebebiyle. Yetişkin animasyonsa atıl bırakılmış bir halde diyebilirim. Tüm bunlara kulak tıkayarak anlatmak istediğimiz hikayenin gereklilikleri üzerine kafa yorup bunları mümkün kılmak üzerine çalışıyoruz.

  • Tamu” her bir bölümde farklı temalara değiniyor. Hem de herkesin kendine zaman zaman sorduğu ama cevapların bir türlü netleşemediği belki de cevaplanması istenmeyen sorularla dolu. Bu temalar nasıl belirlendi? İşlerken zorlandığınız temalar neler oldu ve sizin favoriniz hangi bölüm…

Selin: Ormanda bir gece ve mumya mantarı arası gidip geliyorum!

Orkun: Tamu eski Türkçe’de cehennemin karşılığı olarak kullanılıyordu. Anlatmak istediğim canavarların geldiği yerdi Tamu, bu sebeple genel temamızı belirlemek çok kolay oldu ama bölüm temalarını belirlemek de bir o kadar zor oldu. Çünkü anlatmak istediğimiz hikâyeleri seçerken ahlakçı bir yerden yaklaşmamaya çalışıyordum. Bunun sebebi de durum tespiti yapıp sebeplerini mitoloji üzerinden irdelemek isteğimdi. Hikâyelerimizin mesaj kaygısı altında ezilmesin istiyorum. Çünkü durumların kendisi bence yeteri kadar kaygı uyandırıcı. Her bölümün kendine göre öne çıkan özellikleri var; tekniğiyle, hikayesiyle, karakteriyle. O yüzden favori bölüm seçmekte zorlanıyorum. 🙂

  • Türk mitolojisini tema olarak belirlemeniz özellikle de karanlık tarafını aydınlatıyor olmak animasyon fikriyle nasıl birleşti? Projede Türk mitolojisinin hangi taraflarını (özellikleri) ön plana çıkıyor?

Orkun: Türk Mitolojisi uzun yıllardır ilgilendiğim, araştırdığım bir konuydu. İçine girdikçe derinleşen, mantık çerçevesine oturan, kültürümüzü tanımak adına da keşfedilmemiş büyük bir hazineydi. Türk mitolojisini referans alarak çalıştığım başka hikayeler de olmuştu ve yenileri de var hatta. Tamu’nun temel tetikleyici ise Jun Ji İto’nun Netflix için uyarlanan Maniac serisi olmuştur. Seriyi izlerken okumasını yaptığım Türk Mitolojisi üzerine bir kitap da vardı elimin altında ve bir anda kendimi ikisini zihnimde birleştirip hayal kurarken buldum. Tamu’da da mitolojimizin karanlığından gelen canavarların olduğu hikayeleri izleyeceğiz. Erlik Han’ın insanlığa teması üzerine bir proje olacak Tamu.

  • Günümüz modern insanın anlam arayışlarını belki de en ilkel yöntemlerden biriyle cevaplandırmak (mitoloji ile), geçmiş ve gelecek arasında nasıl bir ilişki doğuruyor?

Selin: İnsan modernleştikçe ilkel yapısını daha çok arıyor. Modern kalıplardan, rollerden sıkıldı artık toplum. Mitoloji daha akışkan ve hayal gücünü besliyor. Fazla rasyonalitede boğulan modern insana hayal kurdurmak ve enerjisini düzenlemek de mitolojik öğelere kalıyor. Gittikçe ilgi daha çok artacak. Çünkü modern insan somut dünyadan kaçış yolunu arıyor.

Orkun: İnsanlığın anlam arama çabası bizi bugünlere getirdi. Bugün de anlam aramaya devam ettiğimiz bir dönemdeyiz. Bunun sonu olmayacak. Bu sebeple düşünsel hazinemizin ilk kaynağı mitolojiyse onu iyi anlamak, insanlığın karşılaştıkları durum ve olayları nasıl yorumladığını gözlemlemek önümüze bakmak adına bize katkı sağlayacaktır.

  • Mitolojinin tanımını siz yapıyor olsaydınız cevabınız ne olurdu?

Selin: Her şeyin fazla rasyonelize edildiği modern dünyadan, spiritüel bir kaçış olarak bana iyi hissettiriyor.

Orkun: Benim için mitoloji insanlığın ilk hayalidir.

  • Mitolojik karakterleri animasyon dünyasına dâhil ederken nasıl bir yol izlediniz? Sanatçılar ve yönetmenimiz nasıl bir disiplinle çalıştı ve hangi mitolojik karakterleri izleyeceğiz?

Selin: Türk mitolojik karakterlerin tasvirleri ve temsili resimleri kabaca mevcuttu. Sanatçılarımız karakterlerin mitolojide var olan özellikleri, mevcut tasvir resimleri, bölüm senaryosu ve kendi çizim stillerini harmanlayarak TAMU’ya özel tasvirlerini yarattılar.

Orkun: Mitolojik karakterleri Tamu evrenine dahil ederken genel temamıza ve bölüm temalarına uygunlukları ilk önceliğimiz oldu. Anlatmak istediğimiz his, Bazen de mitolojik varlığın kendisi aradığımız temayı bize getirmiş oldu özellikleri gereği. Karakterlerimizin tasvirlerini mitolojik kaynaklar üzerinden sanatçılarımızın nasıl gördükleri üzerine oluşturduk. Tamu’da Kayış Baldır, Demir Kıynak, Su İyesi, Arap, İtbarak, Hınkır, Arçura, Badraç ve Merküt’ü izleyeceğiz.

  • Bir animasyon yapımında yönetmen olmanın diğer projelerden farklı yanı nedir? Nasıl bir reji çalışır?

Orkun: Her şeyden önce daha fazla sabretmek gerektiğini söylemeliyim. Diğer projelerde oyuncu, mekan, kostüm, set derken hayalini kurduğunuz hikâyenin sürekli içinde oluyorsunuz ama animasyonda sanatçının üretimi ve sizin dahil olma sürecinin öncelikle beklemekle geçiyor. Ama üretime dahil olduktan sonra da büyük bir keyif alıyorsunuz, benim için öyle oldu. Reji meselesine ben hikâyenin ihtiyacını belirlemek üzerine yaklaşıyorum. O yüzden animasyon diğer projelerden çok fazla ayrılmıyor benim için ama animasyon bir filme reji çalışmanın bazı güzel tarafları oluyor, o da fiziksel şartları yerine getiremediğimiz için çekemediğimiz plan ya da sahneleri animasyonda kolaylıkla gerçekleştirebiliyoruz. Özetle her zamanki rejisel yaklaşımımı daha özgürce uygulayabildiğimi söylemek isterim.

  1. Animasyon sektörünün dünyası özellikle Türkiye’de çizgi filme sınırlandırılmaya çok müsait. Globalde de böyle bir mesele var mı?

Selin: Türkiye’de animasyon film denilince akıllara sadece TRT Çocuk geliyor! Animasyon çok yüksek bütçeli bir iş. TRT’nin gücü yetiyor elbette ama diğer bağımsız yapımcılar için zor bir kulvar. Bence globalde Sony, Disney gibi dev yapım şirketlerinin hem yetişkin hem çocuklara özel karma işler çıkartması bu algıyı yıktı ve bahsettiğimiz Rick & Morty, Bojack Horseman, Simpsons gibi işler de çok başarılı ve popüler olunca yetişkinlerin de animasyon ilgisi arttı. Bu işler tabii yapmakla ilgili. Bütçe ayırmakla (önce ayıracak bir bütçenizin olmasıyla (!)) ilgili konular. Globalde yetişkin animasyon filmler, kısa filmler için ciddi yapımlar ve sanatçılar var. Bu işle uğraşıyor her yıl birçok yeni proje üretiyorlar. Yarışmaları var. Havuzu büyütmek lazım. Mutlaka aradan iyi işler çıkıyor ve yetişkinleri de etkisi altına alıyor. Globale de animasyon film dediğimizde akıllarına South Park geldiğine eminim!

  1. Animasyon dünyasının sınırları bu tarz projelerle genişletilirken hangi zorluklarla karşı karşıya kalıyor?

Selin: Herkes bilinmeyenden, tanıdık olmayandan (unfamiliar) korkuyor ve birkaç adım geri çekiliyor.

“Nasıl yapacağız ki?” Bazen geri tutan, bazense ateşleyici gücü veren bir soru. Nasıl kullandığınıza göre değişmekle birlikte.

  1. Projede birden fazla sanatçıyla çalıştığınızı biliyorum. Bu herkesin tercih edemeyeceği bir sistem. Bu kadar farklı bakış açısı, farklı zihinler nasıl aynı projede birleşebildi?

Selin: Film yapımlarında sanatçıların özgün yaratıcılığına çokça müdahale edildiğini görüyoruz. Bazen kanal, bazen yapım ekibi yüksek bütçeler ayırdıkları işleri risksiz, daha fazla kitleye hitap edecek şekilde düzenlemek için yaratım ekibini yönlendirebiliyor. Maalesef büyük bütçelerden bahsettiğimiz için yapımcıların risk almaktan kaçınmaları, tamamen özgün ve yaratıcı işlerden kaçmaları normal kabul ediliyor. Biz TAMU’da bunun tam tersi bir yapı denemek istedik. Sanatçıların özgün çizgilerini kullanabilmesine çok elverişli bir yapısı var animasyonun. Ona rağmen maalesef bu özgürlüğe şaşıran, müdahale etmemizi bekleyen sanatçılar var. “Sipariş iş” kültürü o kadar yaygın olmuş ki ülkemizde. Yapımcı, ajans sahibi ne isterse birebir aynısını yapıyor çoğu kişi. Kendi çizgilerini kullanmaya, özgünlüklerini sergilemeye alan yok.

Bizim de elbette küçük revizelerimiz oluyor ama onun haricinde her bölüm kendi özgün çizgilerini kullanması için bir sanatçımıza emanet. Farklı yeteneklerle ortak bir ahenk oluşturma kısmı da Orkun’a. 🙂

Orkun: Projenin en kıymetli tarafı birçok zihnin Tamu için kendi karakterleri ve yaratıcı yaklaşımlarıyla çalışıyor olmaları bence. Anlatmak istediğim hikâye çalışmak istediğimiz herkeste benzer bir heyecanı uyandırdığında dert edeceğimiz pek bir şey kalmadı zaten. Ondan sonrası herkesin kendi stilinde ne katabileceği üzerine konuşmak ve senaryoları uygulamak üzerine kafa patlatmakla geçti.

Abone Ol

Yeni sayılarımızdan haberdar olmak için
ücretsiz abone olabilirsiniz.