AYLAK DERGİ

HALDUN TANER

ÖNSÖZ YERİNE

Herkesin ayağı yerde, başı yerde gezdiği bir ortamda, biri çıkıp da uçmaya başlasa, nasıl bir panik yaratır, işte günlük çelişmeler, didişmeler, kaşkorikolar ve entrikalarla ömür tüketen yavan yaratıkların üzerinde toz pembe bir saplantı içinde yüzer görünen Memnun Bey de çevresinde aynı şaşkınlığı, aynı rahatsızlığı yaratıyor.

Memnun Bey insanlara, insanüstü bir hoşgörü ile bakabilen bir ermiş mi? Zekâsının, sezişinin radarı her şeyi fark ettiği halde fark etmez görünen ve başkalarını alabildiğine işleten bir manyak mı? Yoksa sadece okuldaki klasik telkinleri ciddiye almış zırıl zırıl bir budala mı?

Dünya olaylarını yargılamak için gazetenin manşetini, fıkracının özetini, parti başkanının demecini bekleyen hazır lokma meraklısı bir kalabalık, nicedir artık, tiyatroyu da, o değerli aklını hiç yormadan, bir maç seyreder gibi seyretmeye öylesine alıştı yahut alıştırıldı ki, yazardan ve rejisörden oyununun şifresini açacak bir anahtar bekler oldu.

Oysa rejisörün yorum çabasına, oyuncuların sanat gücüne, teknisyenlerin alın terine karşın söylemek istediğini, iki saat boyu emrine verilmiş sahneden söyleyemeyen bir yazarın bunu program dergisinden tamamlamaya kalkmasını oldum bittim saygısızlık olarak görmüşümdür.

İşte karşınızda bir perde ve o kalkınca önünüze sunulacak bir oyun var. İsteyen, onu yalınkat ve üçgen güldürüsü olarak alsın.

İsteyen, gerilimsizlikten gerilim çıkarmaya çalışan bir deneme saysın. İsteyen, kişileri alegori olarak yorumlayıp onların arkasındaki ana temaya varsın. İsteyen de iyi bir akşam yemeğinden sonra bu fon müziği içinde tatlı bir şekerlemeye dalsın.

Sekiz yıl sonra tekrar sahne ışığına çıkan bu oyun üzerine söyleyeceklerim ilk günü söylediklerimden başka olamıyor.

Huzur Çıkmazı’nın sanatçılarına iyi şanslar, seyircilerine de esenlikler ve huzur dilerim.

Abone Ol

Yeni sayılarımızdan haberdar olmak için
ücretsiz abone olabilirsiniz.