İnsanın bazen kendi olası geliyor.
Dünyadan ve insanlardan uzak.
Zamana kapılarını ardına kadar kapatmış,
Zamansızlığı icat etmiş.
Merhametinin gölgesine sığınmış,
Vicdanının sürgülerini sonuna kadar açmış.
Kalbinin derinliklerine inmiş,
Düşüncesiz düşüncelerinin basamaklarını kırmış bir kendi.
İnsanın bazen kendi olası geliyor,
Çünkü insan en çok kendi olduğu zamanlarda tanır kendini.
Yeniden doğmuş gibi, yeni bir dünya keşfetmiş gibi.
Zaten insanın kendisi değil midir bir dünya?
Ne güzel kendi dünyasının bilgesi olabilmek.
En alaylısı, kendisi ile ilgili sorulan tüm soruların cevabını bilebilmek.
Yaslamak sırtını rahatça kendine.
Yine kendini bildiği için güvenebilmek sadece kendine.
O zaman hiçbir sınavda kaygı duymaz insan.
Kendi olabilmenin sınavını başarıyla geçmiş herkes için bir hiç olur dünya.
Ve o hiçliğe adanmış ömürler ne şahanedir.
Tam o arada insan aklının evine yol alır.
Ne güzel bir sığınak insanın kendisi,
Ne büyük,
Ne keskin,
Ne yetenekli,
Ne güçlü.
Aklının evinde doyurmak bütün benliğini,
Tanıyabilmek vicdanını ve merhametini.
Ölçebilmek adaletini.
Aynaya baktığında görebilmek içini.
Ve insan en çok bu hayatta kendi olabilmeli.
İnancının da tanrısının da aslında kendi olabildiğini görmeli.