Az bir zamanım var çabuk.
Valizimden son sıcaklığımızı çıkarayım, dur.
Üstümüze giyelim.
Nice saatler yetmez de olsun.
Göğsümün kafesi şimdi bir Cunda masasında.
Suya doğru koşacak mıyız? Rüzgâra kapılacak mıyız?
Yola çıkmayı, uzun yürümeyi senden öğrendim.
Uzaklaşamam artık bu mavilikten, düşlerden.
Elini ver de Cunda’yı Beyoğlu yapalım, n’olur.
Bilseydim lâl olurdum, sen güzellik deyince.
Düşler ve gerçekleri karıştırmazdım.
Neyse boşver şimdi, tam istediğim gibisin.
Bahar devam etsin ben gelince.
Artık ev istemiyorum.
Pencerelere bakamam şimdi, sen gelirsin diye.
Sen ve ben birdenbire beliren ışık gibi olalım.
Bizi ve tüm zamanları bu masada birleştirelim.
Gözlerini kısıp bak, küçült zamanı da gülelim.
Bilmediğim, kokunun dolaştığı yerleri gezdir bana.
Oturur muyuz biraz daha, hayır deme.
Gideceğim…